Törede (Türklerde) kişisel toprak mülkiyeti yoktur.

Törede (Türklerde) kişisel toprak mülkiyeti yoktur.

İşleyene (isteyene değil) belli süreler için ve belli kurallar eşliğinde Devlet tarafından emanet edilir toprak.

Törede (Türklerde) servet biriktirmek yoktur.

Meşru hedefler için tasarruf edilebilir ancak sermaye atıl şekilde istiflenmez.

Üretimde, istihdamda, istikamet üzere ilerlemekte kullanılır "mal".

Törede (Türklerde) kira geliri yoktur.

Toprak zaten sizin değil, ev ise sizi idare ve yolcu edecek kadar.

Hizmet taşınmazları ise binlerce yıl için inşâ ediliyor.

Daire vs?

Yok!

İhtiyacından fazlasını edinmek yok!

Mal ve sermayenin bir kısım insanda yığılması, diğer tarafta yoksulluğun ortaya çıkması yok.

Helâl ticaret ile zengin olunabilir ama piyasadan para-mal çekmek yok.

Törede (Türklerde) elinin emeği ile geçinmekten kaçınmak, bundan gayrı yol aramak yok.

Komşusu aç iken tok yatmak yok.

Mahremiyete kasteden başından olur.

Öyle güneşi kesmek, yan gözle bakmak, sırları ifşâ etmek kimsenin harcı değildir.

Törede (Türklerde) düğüne davetle, cenazeye kendiliğinden gidilir.

Cenazeye yemek yemek için gitmek kimsenin aklına gelmez.

Törede (Türklerde) yolcu olmak vardır ama yer'leş'mek yoktur.

Durmak yoktur.

Hareket hiç durmaz.

Bir işi bitirince diğerine başlanır.

Ocaklar hep yanar, bacalar hep tüter.

Çadırlar yaza da kışa da dayanır.

Kadın erkeğin oyuncağı değildir.

Ailenin de çadır gibi direği vardır.

Demirkazık uzaya değil semaya uzanır.

Yavuz ile Şah İsmail'in savaşı ve öncesinde Anadolu Selçuklu'nun yıkılması bu temel direklerin ihlâli yüzünden olmuştur.

Kezâ Devlet-i Âliyye 16. asırda başlamıştır çökmeye.

Bugün de o hatalar ısrarla uygulanmaktadır.

Törede (Türklerde) ortalıklarda gezen türden müteahhitlik yok-tur!

Mühendislik vardır, mimarlık vardır ama müteahhitlik yoktur.

Törede (Türklerde) asla ve kat'a rantçılık yoktur.

Törede (Türklerde) adama göre iş değil, işe göre adam ölçüsü esastır.

Yandaşa, yavşağa, ite-kopuğa kamu kaynakları peşkeş çekilmez, haram ile zenginleşilemez.

Ehliyet, liyâkat, adalet ve istişare unutulduğu anda kut gider, kelle de gider.

Son tahlilde Devletimiz dışarda belki destan yazmakta ama içerde çökmektedir.

Tek sebeple çökmektedir:

"Töresizlik".

Kutsuz aileler ile birlikte çadırın direği çökmektedir.

Avrupa’nın beşte biri kadar nüfus yoğunluğu olan ülkemizde evlilikler azalırken boşanmalar artmakta, yaş ortalaması yükselmektedir.

Çocuk sayısı hızla düşmekte, zar zor dünyaya gelenler de katledilebilmektedir.

Fıtratı bozan yiyecek ve içecekler ile tıbbî müdahaleler serseri kurşunlar gibidir.

Bu ahval ve şerait töreye taban tabana terstir.

Törede (Türklerde) töresizliğe müsamaha yoktur.

Kişi Töre ile Türk olur, töresizlik ile Türklükten çıkar.

"Töre düştüğünde, her şey yere düşer.

Töreyi kaldıranlar, düşürenleri kaldırmaz."

Bu kadar özlü bilgiden sonra hamakat ehlinin eline şeker verelim:

Nejdet Sançar merhumun ifadeleridir:

"Maalesef Türkler, başka milletlerin meziyetlerine hayran olurlar. Bunlar yabancıları överler. Bu tipler bir kandil akşamında kandil simidi almayı veya ölünün ruhu için sebil dağıtmayı geri bir zihniyet olarak görür. Noel gecesinde odasını süslü çam ağacıyla süsler."

Güzel mi şeker?