Haftalar öncesinde yine burada bir hak arayışımızdan bahsetmiştim. Ulubey’in iki mahallesini kapsayan alanlarda yapılacak olan bentonit maden ocağı sürecini aktarmıştım. Sürecin içerisinde hukuka ve doğaya aykırı durumları söylemiştim. Kısaca üzerinden geçecek olursam yapılacak olan maden çalışması için valiliğin Çevresel Etki Değerlendirmesine (ÇED) gerek yoktur ibaresi vardı. Bu da oluşabilecek doğa ve çevre tahribatları açısından risk faktörü olarak karşımıza çıkmıştı.
Yeni Sayaca Mahallesi halkı olarak bir hukuk mücadelesi başlatmıştık.
Nihayet süreç ara kararlar ve bilirkişi raporlarıyla günümüze kadar geldi. Çevresel Etki Değerlendirmesine gerek yoktur ibaresinin aleyhine iki karar sonrasında mahkeme kesin olarak tartışmaya son noktayı koydu. ÇED raporuna gerek yoktur ibaresinin iptaline karar verdi. Bunun anlaşılır hali şudur; kazandık.
Bu sürece motivasyonu yüksek bir kitleyle birlikte başladık. En başından itibaren elimizdeki veriler ışığında sonucun bizim lehimize olacağına inancımız tamdı, velhasıl öyle de oldu. Benim özelimde bu kararın karşılığı sadece tarafı olduğum bir davayı kazanmaktan ziyade yaşadığımız toplumda son zamanlarda liyakatli insanların olduğunu görmek oldu. Sizlerin huzurunda ve gazetemizin aracılığıyla bu süreçte bizlere destek olan herkese teşekkür ediyorum. Her zaman söylediğimiz gibi inanmış insanların doğru teknik ve yöntemlerle, disiplinli bir çalışmayla nasıl zafere ulaşacağı konusunda yanılmadığımızı görmek umut yeşerten gelişmeler.
Yüzde yetmiş dördü maden alanı için ruhsatlandırılmış olan vilayetimizde bu şekilde hak arayışına giren insanlara umut olabilmek bizim için önemliydi ve olduk.
Herkes her işten anlamaz, işten anlayan adamdan anlayabilir. Bu süreçlerde insanlar kişisel hesap ve ihtiraslarından vazgeçerek toplum yararını gözetirse başaramayacağı iş yoktur. Hasbelkader bir yıllık çevre mücadelem sonucunda gördüğüm şey ekibin içerisinde yaşama dürtüsüyle hareket etmek hayati önem arz etmektedir. Yaşamaktan kastımız bize dayatılan değil insan gibi yaşamak için gerekli olan asgari şartlar, en azından asgari. İnsanları bir arada tutan temel argüman ortak paydaları bulabilmektir. Buradaki ortak paydayı da doğa ve adalet olarak kurduğunuz zaman kimse şerh düşemez.
İkisi de şahısların veya yapıların inisiyatifinde değil temel hak ve özgürlükler çerçevesindedir. Olayları politize etmeden ve politik yönlerini de yok saymadan yüründüğü zaman kendimizi kime karşı korumamız gerektiğini de çok rahat algılayabiliyoruz. Umarım bir daha böyle garabet kararlar ile muhatap olmadan toprakla olan iletişimimiz son tahta kapanana kadar devam eder. Teşekkürler.