Kahret bunları Yâ Rabb, ya bize güç ver; 

Kahret bunları Yâ Rabb, ya bize güç ver; 

Hayâtın anlamı, ne bu hâl ile? 

Doğu Türkistan’da yanar sîneler 

Merhamet beklemek, ummak nâfile! 

 

“Çin işkencesi” denmemiş boşuna 

Akla gelmedikler gelir başına 

Hiç aslâ bakmazlar gözün yaşına 

Çekilen târifsiz; nedir ki çile? 

 

İşkencenin bin bir türlü çeşidi 

Bura hep karanlık, denmez ışıdı 

Bu yükü kardeşler nasıl taşıdı? 

Nerde anne-baba, nerde âile? 

 

Her yer darmadağın, haraptan öte 

Demezler sabidir: ninedir, ata! 

Her yanlarda zulmün ateşi tüte; 

Soykırıma tâbi Türk tamâm ile! 

 

Kapılara kilit, virüs bahâne 

Her taraf işkence, her yer virâne 

Evleri yakarlar, kapalı hâne! 

Hiç hayat mümkün mü bu ahvâl ile?! 

 

İnsan eti yemek burda çok normâl 

Türk çocuğu bir av, değil anormâl 

Kaçırır, boğazlar; âdetâ bir mal! 

Tanışmadan gider bir masal ile! 

 

Yok etmeye kasdetmişler ırkımı 

Ağlatırlar, söyletmezler türkümü 

Bırakmazlar, göstereyim farkımı 

İnsanlıktan açtırmazlar söz bile! 

 

Birleşmiş Milletler; işte bir leşmiş! 

Bir de gidip tam zirveye yerleşmiş 

Müslümana işkenceye körleşmiş; 

Dünyanın başına bunlar gâile! 

 

Yâ Rabb; hep böyle mi gidecek devran? 

Batı göz yumuyor, gizliden hayran! 

Ey İslâm Dünyâsı, gör artık, davran 

Bir çâre araştır şu mesâile… 

 

Yâ Rabbi, ne olur, Sen medet eyle 

Ne onlar, ne bizler; nereye böyle? 

Ne gün buluşacak ümmet neşeyle? 

Ya bize güç, ya emir Azrâile!...