Ekonomi otoriteleri, kurları yüzde yüzden fazla artırdılar.
Ekonomi otoriteleri, kurları yüzde yüzden fazla artırdılar. ''Daha çok ihracat, daha az dış açık....'' iddiası ile yola çıktılar. Ancak tam tersi oldu. Nitekim TUİK verilerine göre; ihracatın, ithalatı karşılama oranının, yüzde 84 den yüzde 69,7 ye düştüğü, anlaşılıyor.
İhracatın ithalatı karşılama oranı düştüğü zaman, ihracattan daha çok ithalat yapıldığı anlaşılır. Daha çok ithalat yapıldığı zaman, dış açık artar. Nitekim, dış ticaret dengesinden açık artıyor.
TUİK verilerine göre, 2021 yılı Ocak-Ekim ayı toplam ithalat = 215 milyar dolar iken, 2022 yılı aynı dönemde 300 milyar dolara çıkmıştır. İhracat ise, 181 milyar dolardan 209 milyar dolara ulaşmıştır. İthalat 85 milyar dolar artmış, ihracat ise 28 milyar dolar artmıştır. Dönemsel dış ticaret (ithalat ve ihracat) artışları arasındaki fark 85-28 = 57 milyar doları buluyor.
Yukarıdaki tablonun iki nedeni var.
-Birincisi, enerji ithalatından kaynaklanıyor. Maalesef ülkemiz enerji sorununu ithalat ile karşılıyor. Enerjiye para ödemediğimiz taktirde, dış ticaret dengesi kolaylıkla kurulabilir.
-İkincisi, ihraç ürünleri üretiminin ithal ürünlerine bağlı olmasından kaynaklanıyor. Bir birim ihracat artışı için, 2 birim civarında ( ithalattaki artış/ihracattaki artış oranında =57/28=2 ) ithalat yapmamız gerekiyor. Bu radikal bir sorundur. Döviz politikası ile çözülemez.
Buna ilişkin ekonomide bir kural vardır. Kural teknik ama yazmak durumundayım.
''İthalat ve ihracat talep elastikiyetler toplamı birden büyük değil ise, kur artışları ilave döviz kazandırmaz, dış açık azalmaz''
Örnek olarak enerji ithalatı verilebilir. Enerji ithalat talep elastikiyeti düşüktür. Kurları artırsanız da ithalatınız fazla azalmaz. İhracatın ithalata bağlı olduğu durumlarda da sonuç ayndır. Kur artışının yaratacağı avantajı, ithalat alıp götürüyor.
Kuralı göz ardı eden ekonomi otoriteleri, amaçladıkları sonuca ulaşamadılar. Nitekim, TUİK rakamları, bu gerçeği doğruluyor.