Her yeni sabaha taze Bismillahla, dualarla ve son nefesin cılızlığında can çekişen umudumla başlıyorum.
Neyin var diyorlar, yok bir şey diyorum.
Yok bir şey.
Gençlere kızıyorum ülkeye dair olumsuz sözleri için.
Pes etmeyin diyorum, pes etmeyin.
Oysa ses etmeyin demeliydim.
Zaten suspus oldular iyice.
Ne verdiniz ki ne istiyorsunuz onlardan?
Ne yüzle, ne hadle, ne hakla?
"Siyasetçiler yüzünden bu hâldeyiz" cümlesini duyamayacaksınız benden.
Soylu da, soysuz da belli.
Kritik kararları veren/uygulayanlar üzerinde soysuz damgası bariz ise siyasetçinin nesini suçlayacaksınız?
Gençliğe hitabedeki şartları oluşturma kudreti soysuz zümrenin görünen ellerinde ise?
Görünen ama nedense görülmeyen eller.
Bu ülkenin kaderini Türkler veya Müslümanlar belirlemiyor hükmü madem cari, halkın içinde (kendi aralarında kapalı devre işletim sistemi bulunan) bir ajan yapı var demektir. 
Öyle ya, kudretli ümera halkına ihanet edecek değil!
Ajan yapının hiç de gizli olmayıp devekuşu gibi ortada bulunduğunu tekrar belirteyim.
Celladına âşık halkın abdesti kuşkulu ki ordulara gerek kalmaksızın işliyor plan.
Anlamsız gelen her şeyin teker teker ve topluca anlamı mevcut.
Sesimi duyan var mı diye deprem yıkıntıları üzerinde onlarca gün sonrasında canlı izi arayanların durumu ile benimki aynı.
Neden deprem olduğu da belli, onca zaman sonra canlı kalmayacağı da malum.
Sessiz işgal çoktan başarıya ulaşmış.
Millet gitmiş, yeni devletin tebaası gelmiş.
Kimi kime, kime neyi anlatıyorsunuz?
Buradan doğan her bebek o yapı için yeni bir elemandır.
Doğmasa daha iyi.
"Her şey göründüğü gibi olsaydı, eline aldığın deniz suyu mavi olurdu." (George Orwell)
Yani görünenin ne olduğunu anla.
Yani Orwell şöyle de konuşmuş:
"Nasıl olduğunu anlıyorum, neden olduğunu anlamıyorum."
“Niçin” olduğunu da anla...
Ve gençler...
İnsanlar yaşasın diye insanca, inanın didindim.
Sizlere öyle bir Dünya bırakmak için kendimce çabaladım.
Olmadı.
Başaramadım.
Özür dilerim.
Sahte istasyonları sahte vagonları sahte raylar üzerinde ve sahte tünellerden geçerek ziyaret ediyorum.
Her istasyonda aynı sahte insanlık.
Rahmetten ümidi kesmek yok elbette. 
Ancak bir şeyleri değiştirmek sevdası beyhude.
Aslında her şey değişiyor her an ama entropinin sonu felah olmak bir yana, korkunç bir yıkım. 
Velhasıl artık umudumu da kaybettim.
Bulanlar sevinmesin.
Hükümsüzdür.