İnsanın 1 numaralı sorusu niçin var olduğu, daha doğrusu var olup olmadığı, aslında bu sorunun herhangi bir anlam ifade edip etmediğidir.
Sorgulayıp içinden çıkamayan veya o anlama temas edemeyenler karanlığa gömülüp intihara yöneliyor, yani yaşamaktan vazgeçiyorlar.
Her şeye rağmen hayatlarını sonlandırmayanlar yaşıyor mu peki?
Şu anda elimizde 2 sorunsal bulunuyor:
İlki hayatın anlamı.
İkincisi ne için yaşandığı.
Bu iki sorunsalı fıtrata uygun planla yapılandırması gereken aile ve Devlettir.
Hz. Âdem’den bu yana kaç asır (!) geçtiği tam bir muammâ ancak günün sonunda toplumun taşıyıcı kolunu olan aile iyice güçten düşmüş durumdadır.
Devlet bunu dert etmeli, ayrıca; kültür, eğitim, gençlik ve sosyal politikalarla sürece yön vermeli iken gafletin bacağı sardığı anlaşılıyor.
Günümüz Müslümanları dünyevileşmiştir.
İslâm ile Müslümanların arasına dünya girmiştir.
Yazının başında ortaya koyduğumuz iki sorunsal genel geçer Müslümanlığı sarıp sarmalamış, gömülmeye hazır hâle getirmiştir.
Heyhat, cenaze ortada ise de ağlayan yoktur.
Buradan nasıl çıkılacak?
Büyük reset ile...
80'lerde erkek arkadaşlar kol kola, eller birbirinin omuzlarında gezer, dolaşırdı.
Kezâ kadınlar da öyle.
Bugün ne öyle dostlar var ne de eşcinsellik suçlaması olmadan bunu yapmak mümkün.
Yine 80'lerde okullarda sınav soruları bilgiye, muhakemeye, yoruma dayalı iken bugün bunlar asla arzu edilmiyor.
Sözgelimi 40 yıl önce yüzey alanını hesapla denilen iki boyutlu nesne pek çok geometrik cismin karışımı iken sonra yıllar içinde en ve boyu verilen dikdörtgenin alanını bul dediler.
Daha sonra en ve boyu çarparak hesaplayın dediler aynı alanı.
Birkaç yıl içinde aynı bilgileri verip doğru cevabı da içeren seçeneklerden birini seçin dediler.
Sonra seçenekler içinde sadece 1 tane sayı olan (diğerleri anlamsız kelimeler) soru tipi çıktı karşımıza.
Şimdi ise içi boş bir dikdörtgen verip içini boyayın diyorlar.
Tabirimi hoş görün ama insandan maymuna bir ters evrim yaşatılıyor ve devletin bütün kurumları gafil yöneticileri ile buna hizmet ediyor.
Ya siyasetçiler?
Ya hastane sahibi yahut müteahhit alayı.
Ne bekliyordunuz?
Milletvekilliği meslek mi ki emekli olunuyor diye soramayan siz hangi muhâfazakâr duruş ve Müslüman ahlâkını bekliyorsunuz aynanız olanlardan?
*
İtikadî anlamda sabit ayağınız stratejik bir planla kaydırılmış bulunuyor.
Amentüde saydığınız 6 maddeyi kesinlikle bilmiyorsunuz.
Kurgulanmış bir şeye din diye inandırıldınız.
Peygamber (SAV)'nin tebliğ ettiği İslâm bu değildi.
İslâm'a göre Hz. İnsan ne için yaratılmış ise öyle yaşa(tıl)malı, toplumsal düzen de buna uygun biçimde yapılandırılmalıdır.
Cümle varlığın bir'liği ve kardeşliği anlayışıyla tevhide dönük bir yolda istikamet üzere olunmalıdır.
Yani Devlet Töreye göre kurulmalı ve güncellenmelidir.
Günün sonunda durum hiç de öyle değildir.
Aynada gördüğünüz ise bizzat sizsiniz.
Siz kendinizi düzeltmezseniz hiçbir şey düzelmez.
Yolunuz yol değil.