Öncelikle okuyucularımız için kendinizden bahseder misiniz? Yeter Yılmaz kimdir? Ulubey Aydınlar köyü doğumluğum. Sağlık camiasından emekliyim. Halen Elif-Der sosyal yardımlaşma derneğinin yönetim kurulu başkanlığı görevini yürütmekteyim. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz Bey´le evliyim. Lise´de okuyan Zeynep adında bir kızım, Bilgisayar bölümünde okuyan Taha Aytuğ adında bir de oğlum var. Yeter Yılmaz´ın ortalama bir günü nasıl geçer?    Her sabah öncelikle, lise´de okuyan kızımın kahvaltısını hazırlar ve onu okuluna uğurlarım. Ardından Başkan Bey´i uğurlarım. Her gün mutlaka derneğe (Elif-Der) uğrarım. Günlük programımız dâhilinde yapmamız gereken etkinlikleri ve çalışma- ları gerçekleştiririm. Kızımın eve dönüş saatinden en az 5 dakika önce evde olamaya çalışır ve onu karşılamaya özen gösteririm. Yıllardır, bu durama büyük önem veririm. Çocuklarımı ve eşimi evimde mutlaka ben karşılarım. Okumayı sever misiniz? Neler okursunuz?       Kitap okumayı çok severim. Şu an Ümit Aktaş´ın ?Mutluluk Kürleri´ adında ki kitabını okuyorum. Hayatında hiç diyet yapmamış biri olarak, hayatımda okuduğum ilk beslenme ve diyet kitabıdır. Öncesinde de Cem Küçük´ün yakın siyasi tarihimiz üzerine bir kitabını bitirmiştim. Kitap okuma konusunda konu bağlamında kendisini sınırlayan biri değilim. Her şeyi okurum. Araştırmayı seven biriyim. Duyduğum bir kelime bana yabancı ise ilk işim, o kelimeyi öğrenmek olur. Yerel/ Ülke ve Dünya gündemi mutlaka takip ederim. Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz ile evlisiniz. Nasıl tanıştınız? (O süreçten bahseder misiniz)?       Aslında doğuştan tanışıyoruz diyebilirim. Enver Bey´le 3. kuşaktan akrabayız. Babaannem ile Enver Bey´in dedesi, kardeş   ler. Hala/Dayı torunlarıyız yani. İlkokulu ve ortaokulu beraber okuduk. Kader bizi Ordu lisesinde de aynı sınıfta buluşturdu. Ordu Lisesi´nde ilk iki ayı beraber okuduk. Ardından ben, Sağlık Meslek lisesine geçiş yaptım. Akraba olduğumuz için aile olarak da görüşüyorduk. Babaannemin tek bir erkek kardeşi vardı. Ve onu çok severdi. Bu yüzden ailemizde Enver Bey´e karşı özel bir sevgi vardı. Sonrasında, rabbim nasip etti evlendik. Enver Bey, Hukuk fakültesi ikinci sınıf öğrencisi iken nişanlanmıştık. Ben de o sırada ön lisansımı yapıyordum. Dört yıl nişanlı kaldık. Nişanlandıktan iki yıl sonra okulunu bitirmişti. Avukatlık stajını yaparken düğün salonu tutmuş- tuk. Düğün salonunu tuttuğumuz gün, Başkan´ın askerliği geldi. O gün, saat 10.00 gibi Ayışığı Düğün salonunu tutmuştuk. Akşam 17.00 gibi beni aradı. Askerliğim geldi 1 hafta içinde teslim olmam gerekiyor dedi. Kısa dönem olarak 6 ay için gitti. O askerde iken askerlik uzatıldı 16 ay sonra geldi. Askerlikten döndükten sonra Hâkimlik/ Savcılık sınavını kazandı ve staja başladı. Nişanlılığımız 5. Yılına girerken 16 Nisan 1994 yılında evlendik. Enver Bey´i Belediye Başkanı olarak başarılı buluyor musunuz? Eşiniz olmasaydı, önümüzdeki seçimlerde yine de kendisine oyunuzu verir miydiniz?       Enver Bey´i, kesinlikle başarılı bir Belediye Başkanı olduğunu düşünüyorum.   Kendisini azimli ve güven veren bir başkan olarak görüyorum. Eşim olmasaydı da aynı görüşlere sahip olurdum. Bir enaniyet olmasın ancak, kendisinin Ordu için şans olduğunu düşünüyorum. Başkan, yarım iş bırakmaz. Tuttuğunu koparan biridir. Uzun yıllar Ordu siyasetinin tepe noktasında yer alan ve halen Büyükşehir Belediye başkanı olan bir ismin hayat arkadaşısınız. Bu siyasi yolculukta eminiz ki unutamayacağınız, siz de iz bırakan birçok olayla karşılaşmışsınızdır. Bu anlamda bizimle paylaşabileceğiniz ne gibi anekdotlarınız var?         Sanıyorum 2007 seçimleriydi. Seçim çalışmaları için bizler de sahadaydık. Gökömer taraflarında bir akşamüstü yolların son derece sarp olduğu bir bölgeden geçerken aracımızda bir sorun yaşandı ve önümüzdeki arkadaşlardan geride kaldık. Aracımızın sorunu halledildikten sonra tekrar yola koyulmuşken eski tip bir evin önünden geçerken yaşlı bir amca önümüzü kesti. İçimden Allahım inşallah hayırdır dedim. Camı indirip buyur amca dediğimde karşımdaki yaşlı amca: siz AK partiden misiniz dedi. Ben evet deyince sizi o zaman buradan geçirmem. Bir kahvemi içmeden gidemezsiniz dedi. Araçtan indik. Yaşlı amca ağlayarak, ben ilk defa AK Parti sayesinde adam yerine kondum dedi. Nasıl oldu? Niye böyle söylüyorsun dedim. Yeşil kartlı olduğumuz için gittiğimiz her yerde ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyorduk. Sokakta engelli olduğumuz için ikici sınıftık. Kurumlara gittiğimiz zaman yeşil kartlı oluşumuzdan yine ikinci sınıftık. İnsan diye yüzümüze bakmıyorlardı dedi. Bunları anlatırken hüngür hüngür ağlıyordu. Sonra bir baktım istisnasız hepimiz, onunla beraber ağlıyoruz. Bir kahve ne kadar vefa borcu ödeyecekse ben Tayyip Erdoğan´a vefa borcumu ödeyeceğim dedi. Evine geçtik. Baktık kahvesi yok. Hemen bir arkadaşa kahve almasını söylerken dediğimi duydu ve yok yok kahveyi beni kızım alacak dedi. Kızına kahve aldırarak bizlere kahve ikram etti. O amcanın Tayyip Erdoğan nezdinde bizler için ettiği dualar, hala kulaklarımda çınlıyor. Bu olay hayatım boyunca unutamayacağım bir anımdır. Sizi kamuoyu Enver Bey´le tanırken/ bilirken siz, Elif-Der bünyesinde yaptığınız çalışmalarla ön plana çıktınız. Ve herkesin takdirle karşıladığı bir iyilik hareketine başkanlık yapıyorsunuz. Bize Elif-Der den ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?       Elif-Der, tamamen gönüllülük esasına dayalı bir yardım derneğidir. Aynı zaman- da bir sivil toplum kuruluşuyuz. Yardıma muhtaç insanların mağduriyetlerini gider- mek, onların yüzlerinde küçücük bile olsa bir tebessüme yol açabilmekten son derece mutlu oluyoruz. Bağış usulü çalışıyoruz. Ordu´nun tamamında faaliyet gösteriyoruz. Bize ulaşan herkesle mutlaka temasa geçiyoruz. Şu ana kadar, bin kadar aileye ulaştık. Bunlardan beş yüz aile, bize kayıtlı olan bizimle irtibat halinde olup bizden kesintisiz olarak yardım alan ailelerdir. Bu ailelerin bir kısmı mülteci. Ailenin ihtiyacına göre yardım yapıyoruz. Hiç kimseye nakdi bir yardımda bulunmuyoruz. Burs veriyoruz. Yolda kalmışa bile, biletini alıp göndermek suretiyle yardım da bulunuyoruz. İhtiyacı olan herkese, karşılama standardımız çerçevesinde yardımda bulunuyoruz. Bağışları sadece nakdi yardım olarak değil, ayni yardım olarak da kabul ediyoruz. 19 ilçeden derneğimize başvuran ihtiyaç sahiplerinin kimlik ve iletişim bilgilerini alıyoruz; hazırladığımız formlar üzerine kayıtları yapılarak tespit sırasına koyuyoruz.Sonrasında kişileri arayıp ikametlerini ziyaret ederek evin genel durumu fotoğraflayıp, yaşam şartlarını yerinde inceliyoruz.Hiç bir talebi ekiplerimiz incelemeden; valilik, kaymakamlık, sosyal hizmetler ve ilçe belediyeleri ile koordineli bir şekilde araştırmadan sonuçlandırmıyoruz.Güncellenen bilgiler rapor haline getirilerek yönetim kuruluna sunuluyor. Bu araştırmalar ışığında yönetim kurulumuz, yardım standartlarımızı göz önünde bulundurarak, ihtiyaç sahibinin talebiyle alakalı en uygun kararları alıyor. Daha sonra alınan kararlar ölçüsünde dağıtımlar yapılıyor (gıda-kıyafet-eşya-kırtasiye-kömür v.b) ve ayrı ayrı kayıtları tutuluyor.ilçelerdeki temsilciliklerimizle birlikte hareket ederek her ihtiyaç sahibine ulaşmaya gayret ediyor, mağduriyetleri en aza indirmeye çalışıyoruz.Valilikten, kaymakamlıktan başta Büyükşehir belediyesi olmak üzere tüm belediyelerimizden de destek alıyoruz. Sosyal hizmetlerden de büyük destek görüyoruz. Şu an üç ilçemizde Elif-Der temsilciliğimiz var. Bunun yanında Büyükşehir Belediyemizle yapmış olduğumuz ortak çalışma sonucunda her ilçemizde hanımlar lokali açılmasına vesile olduk. Her hanımlar lokali aslında bir Elif-Der temsilciliği gibi de çalışıyor. İlçelerimizde Belediye başkan eşleri bizim için fahri Elif-Der başkanı gibiler. Bir ilçeden bize yapılmış bir başvuruyu onlar üzerinden takip etme şansına sahip oluyoruz. Elif-Der bünyesinde yaptığınız çalışmalarda sizi derinden sarsan çok etkilendiğiniz birçok an olduğunu tahmin ediyoruz. Bu manada bizimle paylaşabileceğiniz bir hatıratınız var mı?            Aslında gittiğimiz her hane, bu anlamda birer pay laşım sebebi. Ancak Gölköy´de bir aile ile yaşadıklarımız bizim açımızdan unutulmazdı. Gölköy´de 5 çocuklu bir aile ile ilgili bir başvuru almıştık. Her başvuruda olduğu gibi önden bir ekibimiz aile ile ilgili ön çalışmasını yapmıştı. Bu ön çalışmada bir form dolduruluyor. Bir takım sorular soruyoruz. Hanede fotoğraf ve video çekimi yapılıyor. Bunun ardından bu ön çalışmayı bir değerlendirmeye alarak ailenin ihtiyaçlarına ve kendilerine nasıl yardım edebilece- ğimize karar veriyoruz. Dosyayı incelerken ailenin 5 çocuğunun kendileri ile kalmadıklarını anladık. Çocuklar sosyal hizmetler tarafından aileden alınmış. En küçük çocuk 9 aylık. Ailede ne gibi bir sorun var ki böyle bir durum olmuş. Bir aile içi şiddet mi var? 5. çocuğa kadar bu çocuklar aile ile beraberdi de niye şimdi aileden alındı? Başka bir sorun mu var?  Araştırmaya başladık. Sonrasında, aileyi ziyarete gittik. Eve bakıldığında mağduriyeti görüyorsunuz. Neredeyse ev de hiçbir şey yok. Evin fiziki durumu çok kötü. Ancak anneye babaya baktığımızda bir anormallik göremiyoruz. Aile, çocuklardan ağlamaklı bir şekilde söz ediyor. Komşulara sorduğumuzda şiddete dair tek iz bulmadık. Sonrasın da anladık ki sosyal hizmetler, ailenin bakım yetersizliği oldu- ğundan dolayı çocukları aileden almış. Ancak aile çocuklarına karşı o kadar tutkulu ki ikide bir bize, çocuklarımızı bize geri getireceksiniz dimi diyorlardı. Bunun üzerine birkaç gün de boya badana ve küçük tamiratlar yapmak şekliyle evin fiziki şartlarını düzelttik. Sonra mobilyasından tüm eşyalarına kadar evin eksiklerini tedarik ettik. Çalışmalarımızı bitirdikten sonra Kaymakamlıkla ve sosyal hizmetlerle temasa geçtik. İlgili arkadaşlar geldiler. Yeniden bir değerlendirme yaparak ailenin birleşmesine karar verdiler. Ve tüm bunları 2-3 günlük bir süre zarfında gerçekleştirdik. Onların, o birleşme mutluğunu unutamam. Daha sonrasında,  bizim aileye karşı yarattığımız farkındalık sayesinde o çevrede bulunan hayırseverler de  aileye sahip çıktı.Şunu görüyor ve biliyorum.Biz çok duyarlı ve basiretli bir toplumuz.Bu kadar mültecinin ülkemizde barınabilmesinin sebebi de milletimizin basiretidir.Çünkü bu sadece Devlet eliyle olabilecek bir şey değil. Önümüzdeki dönemlerde sizi ne gibi çalışmaların içersinde göreceğiz. Hayata geçirmek istediğiniz yeni projeler var mı?                 İlçelerimizde bulunan lokallerimiz aracılığı ile bir takım eğitim projelerini hayata geçirmek istiyoruz. Her işin başının her alanda eğitimden geçtiğine inanıyoruz. Her ilçemizde hanımlarımızın el emeği göz nuru ürünlerinin satılabileceği satış reyonları yapmayı düşünüyoruz. Bununla ilgili örnek proje hazırlıyoruz. Bu konuyla ilgili yoğun talep alıyoruz. Son olarak Kuzey Yıldızı okuyucularına ve Ordu kamuoyuna vermek istesiğiniz bir mesaj var mı?                 Duyarlı ve hayırsever Ordululara bu vesile çok teşekkür etmek istiyorum.Allah hepsinden razı olsun.Onların bağışları, destekleri ve yardımları ile birçok yardıma muhtaç ailenin yüzü gülüyor.Sizlere de teşekkür ediyor, çalışmalarınız da başarılar diliyorum.  

Editör: TE Bilisim