Ordu Vizyon Gazetemizin bugünkü konuğu Endüstri Mühendisi ve Yatırım danışmanlığının yanı sıra genç yaşta siyasete atılan yaklaşık 14 yıl AK Parti Ordu il yönetiminde görev alan 2018 yılında AK Partiden istifa ettikten sonra aktif siyasete bir yıl ara verdikten sonra Ahmet Davutoğlu´nun kurduğu Gelecek Parti kurucular kurulu üyesi olarak tekrar aktif siyasete atılarak yeni bir parti ile denizlere yelken açtan Muhsin Emre Demiröz oldu. Genç yaşına rağmen gerek mesleğinde, gerekse siyasette ses getiren Muhsin Emre Demiröz ile hoş sohbet gerçekleştirdik. Demiröz ile AK Partiden ayrılışı, Gelecek Partisine katılışı, hükümetin Suriye politikası, kanal İstanbul, yerli otomobil ve Ordu ekonomisini konuştuk.                     2004 yılında AK Parti´ye üye olduktan 14 sene sonra istifa eden Muhsin Emre Demiröz, AK?Parti´den ayrılış nedeni olarak "içinde gururla yer aldığım ´Halka hizmet, Hakka hizmettir´ düsturu ile görev aldığım partimin yanlışlarının doğrularının çok ötesinde olmasından burada durmanın bir anlamı yok, ben burada kendimi inkâr ediyordum. Kendimi neden bu duruma düşüreyim diyerek AK partiden 2018 yılında istifa ettim. Ben başka bir parti kurulacak da o partiye geçişim gibi bir şey olmadı. Parti içerisindeki arkadaşlara parti içerisindeki ?Sizin doğrularınız bana göre yanlış? ben bunlara katılmıyorum diyerek istifa ettim? dedi.                 AK Partide muhafazakâr siyaset yapıldığını belirten Demiröz, ?kim Müslüman? Doğruya doğru yanlışa yanlış diyeceksin. Müslüman dediğin bir kere adaletli olacak. Kendin yanlış yaşayabilirsin, günahkâr olabilirsin, inanç anlamında farklı sıkıntıların vardır. Ama Müslümanlık hasretleriyle donatılmış bir adamsan günahlarına rağmen Müslüman gibi davranabilirsin. Doğruyu söylersin, yalan konuşmazsın. Haklıya hakkını teslim edersin. Allah adil ölçülü olun diyor. Adil olun derken terazide vatandaşa un, şeker tartana adil olun demiyor. Hayatın ölçü gerektiren her alanında adil olacaksın diyor. Trafikte araç kullanırken yayaya da adil olacaksın, komşuna karşı adil olacaksın, çalıştırdığın insanların emeklerini öderken de adil olacaksın. Her konuda her ölçüde adil olacaksın. Ben bu olaylara bu pencereden bakıyorum. Adaletin içerisini doldurmadığın zaman iş sözde kalıyor. Bunun gibi şimdi AK Partinin adı tabelada kaldı. Türkiye´de ne adalet ne de kalkınma kaldı? dedi. ENVER YILMAZ´IN GÖREVDEN ALINIŞ ŞEKLİ DOĞRU OLMADI                 Ordu Belediye Başkanı Enver Yılmaz?ın 2018 Eylül ayında görevden alınmasıyla ilgili de konuşan Demiröz, ?Enver beyin görev sürecinde kendisini eleştirenler oldu mu oldu. Despot tavırları vardı. Ulaşılamaz deniyordu, kimine göre öyle ama kimine göre de öyle değildi. Gördüğüm, bildiğim kadarıyla Enver Bey disiplinli bir idareciydi. Siyasetin nabzını sokakta tutacaksın. Sokakta Enver Yılmaz´ı beğenmeyen vatandaş, Enver Yılmaz´ın istifası istendiğinde ona sahip çıktı. Bu adam niye istifa ediyor? Eğer hırsızlığı, yolsuzluğu, fetöcülüğü varsa bununla ilgili işlem yapılsın, sırf AK Partili diye korunmasın. Bunlar yoksa bu adam neden istifa ettiriliyor? İyi kötü hizmet ediyordu. Onu ben seçtim bir dahaki seçimde oy vermeyerek cezasını ben veririm. Bunu sokağa çık sor 10 kişiden 8-9 hatta 10´unun tamamı sana aynı şeyi söyleyecek. Bu sokağın olgunlaşmış fikri. Diğer belediyelerde Ankara, İstanbul, Bursa, Balıkesir de de belediye başkanları gitti? dedi.   MİLLETVEKİLLERİNE DAHİ BASKI UYGULANIYOR                 Muhsin Emre Demiröz, ?2004 yılında üniversite öğrencisiyken Üsküdar´dan AK Partiye üye oldum. 2008 yılında üniversite tahsilimi sürdürmek için yurt dışına gittim. 2011 yılında üniversite tahsilimi tamamlayıp Ordu´ya döndüm. 2013 yılında AK Parti teşkilatında gönüllü olarak görev aldım. 2015 yılında AK Partiden il yönetimine seçildim. 2018 yılı Mart ayına kadar il başkan yardımcılığı görevini sürdürdüm. 20 yaşında girdiğim AK Partide 14 yıl görev yaptıktan sonra gördüğüm lüzum üzerine bu partiden ayrıldım. Benim ailem milli görüşlü ama şahsımın AK Parti teşkilatında 14 yıllık geçmişliğim var. AK Parti teşkilatlarının içerisine girdiğimde partinin deformasyon süreci başlamıştı. Normal vatandaş dışarıdan baktığında hatta siyasetle uğra- şan bir kişi bunun neden olduğunu eleştiriyor ona hoş geliyor ama partinin içerisindeki durumun farklı olduğunu göremiyor. AK Parti teşkilatının bozuk olduğunu ben parti içerisine girdiğimde ifade ettim. Neredeyse her toplantıda bunu konuştum. Parti içerisinde çatlak ses çıkaran adam konumuna düştüğüm için parti içerisinde ihracım istendi. Hep itiraz eden adam durumuna düştüm. Parti ile tanıştığımda gördüklerimle pek hoşnut değildim. Ben inanmadığım hiçbir şeyi savunmadım. 19 ilçeye ve çok sayıda köylere gittik. Oralarda gördüklerimizi cebimize koyup toplantılarda konuştuk. Parti disiplini diye bir şey var, Türkiye´deki siyasi parti kanunu insanlara baskı uyguluyor. Kafanı çıkarıp bir şey söyleyemiyorsun. Tiwit atıyorsun 10 dakika sonra seni arayıp bu tiwiti sil diye uyarı, mesaj geliyor. Bu sadece bana gelmiyor, vekillere dahi baskı uygulanıyor. Bunu Ordulu vekillere sorabilirsiniz, kimse inkâr edemez. AK Parti konusunda iddia ediyorum milletvekilleri dahi parti kalıplarının dışına çıkamazlar. Şu konuda konuşacaksınız, bu konularda konuşmayacaksınız veya bu konuda grup başkan vekilleri konuşacak diye sürekli mesaj gider. AK Partide vekilin siyasi özgürlüğü yok. Bu ortamda ben neden orada siyaset yapayım?? dedi TARIMLA UĞRAŞANLARIN YÜZÜ GÜLMÜYOR                 Ülkemizdeki tarım ürünlerinin son yıllarda aynı kaderi paylaştığını belirten Demiröz, ?bu ürünler arasında en popüler tarım ürünü bölge insanımızın en büyük gelir kaynağı olan fındık. Ülkemizin ihracatta en büyük gelir elde ettiği kalem. Türkiye yılda 10 küsür milyar dolarlık otomobil ihracatı yapıyor, otomobil başına 100 dolar kadar bir getirisi olduğu için fındık kadar getirisi olmuyor. Ülkemizde yılda bir buçuk milyon araba satılıyor bunun karşılığında bir buçuk milyar dolar kazanıyoruz. Fındıkta 2 milyar dolardan fazla ihracat geliri elde ediliyor. Bu tamamen topraktan gelen nimet. Ben bu süreçte hükümetin tarım politikası olmadığını gördüm. Fındık konusunda her yıl mayıs-haziran aylarda fındık kaç lira olsun diye sancılar başlar. Bölge milletvekilleri çıkar şu para olsun bu para olsun. STK´lar çıkar fikir beyan eder. Niye ben fındığın kaç lira edeceğini bilmiyorum? Bu rekolteye bağlı olabilir ama bunun stabil bir fiyatı olması gerekmez mi? Mesela 3 dolara alınsın deniliyor. İllaki devlet alım müdahalesi yapmak zorunda mı, illa bu iş belli baronların insafına mı bırakılacak? Ben burada kasıtlı olarak bir politika üretilmediğini düşünüyorum. Bugün ülkemizde tarım yapıp yüzü gülen insan göremedim. Sakarya´da okudum, şeker pancarı İMF kotasına takıldığı için pancar yetiştiricileri batmıştı. Soğan, patates, mısır ekenlerde sıkıntıda. Yazın turfanda ne çıkarsa ucuz olduğu kadar bol miktarda çıkıyor. Her yıl mazot fiyatı artar, gübre fiyatı artar, işçi ücreti artar ama fındığın fiyatı bir türlü belli olmaz. Bunun politikasının olmadığı kadar bu işin bilinçli yapıldığını düşünüyorum.   TARIM YAPACAK KÖYLÜ YOK                Ülkemizdeki tarım ürünlerinin son yıllarda aynı kaderi paylaştığını belirten Demiröz, ?bu ürünler arasında en popüler tarım ürünü bölge insanımızın en büyük gelir kaynağı olan fındık. Ülkemizin ihracatta en büyük gelir elde ettiği kalem. Türkiye yılda 10 küsür milyar dolarlık otomobil ihracatı yapıyor, otomobil başına 100 dolar kadar bir getirisi olduğu için fındık kadar getirisi olmuyor. Ülkemizde yılda bir buçuk milyon araba satılıyor bunun karşılığında bir buçuk milyar dolar kazanıyoruz. Fındıkta 2 milyar dolardan fazla ihracat geliri elde ediliyor. Bu tamamen topraktan gelen nimet. Ben bu süreçte hükümetin tarım politikası olmadığını gördüm. Fındık konusunda her yıl mayıs-haziran aylarda fındık kaç lira olsun diye sancılar başlar. Bölge milletvekilleri çıkar şu para olsun bu para olsun. STK´lar çıkar fikir beyan eder. Niye ben fındığın kaç lira edeceğini bilmiyorum? Bu rekolteye bağlı olabilir ama bunun stabil bir fiyatı olması gerekmez mi? Mesela 3 dolara alınsın deniliyor. İllaki devlet alım müdahalesi yapmak zorunda mı, illa bu iş belli baronların insafına mı bırakılacak? Ben burada kasıtlı olarak bir politika üretilmediğini düşünüyorum. Bugün ülkemizde tarım yapıp yüzü gülen insan göremedim. Sakarya´da okudum, şeker pancarı İMF kotasına takıldığı için pancar yetiştiricileri batmıştı. Soğan, patates, mısır ekenlerde sıkıntıda. Yazın turfanda ne çıkarsa ucuz olduğu kadar bol miktarda çıkıyor. Her yıl mazot fiyatı artar, gübre fiyatı artar, işçi ücreti artar ama fındığın fiyatı bir türlü belli olmaz. Bunun politikasının olmadığı kadar bu işin bilinçli yapıldığını düşünüyorum.   TARIM YAPACAK KÖYLÜ YOK                Uzun yıllar bu şehir tarım şehri ama tarım yapacak köylü yok. Hazır yoğur yiyen, marketten yumurta alan köylü olur mu? Bahçesini gençleştirmeyip sobasında kömür yakan köylüden bahsediyoruz. Köylü Sibirya´dan gelen kömürü satın alıyor. Köylü demek ayağında kara lastikle dolaşan köylü değil ki; köylülük de vizyon olarak değişti. Köylü dediğin adam toprakla yerleşik yaşar. Üreten, hayvancılık yapan, tarım yapan, bir şekilde ekonomiye katkı sağlayan kişidir. Köy yollarını unuttuk. Belediyeler köylere asfalt yol yapıyor. Köylere yol yapma, önce köylerde yaşayacak sebepler üret ki şehirlere taşınan köylü köyüne dönsün? dedi.   YERLİ OTOMOBİL KONUSUNDA AKLIMIZLA DALGA GEÇİYORLAR           Muhsin Emre Demiröz, Türkiye´nin göz bebeği olarak değerlendirilen yerli otomobil konusunda da açıklamalarda bulundu.                  Demiröz, ?şahsım AK Partide ARGE´den sorumlu il başkan yardımcısıyken ?yerli otomobil yerli dava? dedim. 2017 yılında bu konuda yerel basında da yer alan böyle bir beyanatım oldu. Bu konuya herkesin sahip çıkması gerekir, çünkü bu konu siyaset üstü bir konu olduğunu söylemiştim. Bunu sadece otomobil üretimi olarak görmemek gerekiyor. İyi kötü bunu herkes kullanıyor. Bunun toplu taşımada kullanılan minibüsü, otobüsü var. Sadece otomobil konusunda değil diğer alanlarda da yerli ve milli ürünler üretilmeli. Türkiye otomobil girişimi adı altında beş babayiğit tarafından üretimi için aradan iki buçuk yıl geçti. Bu fabrika bir yerde olmasın. Montajı başka yerde, alt ürünleri başka bir yerde, hatta koltuk üretimi Ordu´da olsun dedim. Bu anlamda çok sayıda da istihdam olur. Bu koltuk sadece otomobillerle sınırlı kalmamalı, trenler, tramvaylar, deniz otobüsleri için koltuk üretir. O tarihte böyle bir algı oluşturmaya çalıştık. Oradan buraya iki buçuk sene geçti. İki buçuk yıl sonra karşımıza getirilen araba Nisan 2017´de lansmanı yapılmış, 2018 yılının kasımında bundan 13 yıl önce Çin´in Şangay ilinde otomobil fuarında sergilenmiş bir araba. Bu aracın tasarımı zaten yapılmış. Şimdi ortaya çıkmışlar biz bunu sıfırdan tasarladık. Yerli araba milli araba diyerek aklımızla oynuyorlar. Bu söylediklerimi arşivlerde bulabilirsiniz. Yerli otomobile karşı değilim, niyet iyi. Daha önce Türkiye otomobil girişimi için Cumhurbaşkanı tarafından verilen teşvik 3 yıl yüzde 50´si kadar uzatma hakkın var. Oldu ya bir olumsuzluk, bir afat oldu dört buçuk yılda tamamlıyorsun.     Yerli otomobil konusunda daha önce 3 yıl olan üretim süresini şimdi 13 yıla çıkarmışlar. Buna  %50 yi de karatsan 6.5 yıl toplamda 19.5 yıl yatırım yapacaklar. Bunlar kâğıt üzerinde böyle. 2022 yılında arabalar piyasaya çıkacak deniliyor. Tam 730 günleri var. Ben bu zamana kadar bir sürü fabrika kurdum. Bu üretim için bir milyon metre kare kapalı alan oluşturulacakmış. Bir milyon metrekarelik alanı olan fabrikayı kurmaları için bu işin hafriyatı bir yıl sürer. Bunlar fabrika kuracak, üretimi yapılmak için makinaların siparişi verilecek, onlar yerinde üretilecek, sonrasında üretildikleri fabrikada montajı tamamlanacak, denenecek, çalıştırılacak, sonrasında çalıştığı görülecek, o makinalar o fabrikalardan sökülecek tekrar Türkiye ye getirilecek, burada tekrar birleştirilecek, tekrar test edilecek, sonra tekrar test üretimi yapılacak, bunların hepsi iki senede yapılacak. İki sene sonra da ilk araba banttan çıkacak. Ben endüstri mühendisiyim bu iş hiç aklıma yatmıyor. ? dedi.   KANAL İSTANBUL SİYASET ÜSTÜ BİR MESELE                 Son günlerin tartışmalı konusu Kanal İstanbul Projesi´ne de değinen Demiröz, ?Kanal İstanbul bence siyasetin konuşacağı bir konu değil. Bunu siyaset üstü bir mesele olarak görüyorum. Bana sorarsanız bu konuyu pek akılcı görmüyorum. Çünkü Süveyş ve Panama kanalını örnek veriyorlar. Süveyş Kanalı yolu 13 bin kilometre azaltıyor. Orada işin bir cazibesi var. İstanbul boğazında bu işin cazibesi de yok. Montrö anlaşması sadece bize ait bir sözleşme değil. Düşünebiliyor musun Hindistan bile bu konuda taraf. Bu ülkenin Karadeniz´e sınırı yok. Zamanında bu ülke taraf olmuş, Fransa taraf, İngiltere taraf, Karadeniz´e kıyısı olan bütün ülkeler taraf. Sözleşme gereği ben o boğazı idare edemiyorum, ben sözleşme gereği sadece boğazı yönetiyorum. Bu boğazın savaş durumunda kontrolü bize ait. İstanbul boğazından geçecek gemiyi Kanal İstanbul´dan geçirin demem için Türkiye´de savaş çıkması gerekir. Aksi takdirde herkesin oradan geçme hakkı var. Kanal İstanbul´la Türkiye´de politik gerilim çıkarılmaya çalışılıyor, o gerilimden yararlanarak ortamı kutuplaştırmaya devam edecekler. Kanal İstanbul´a sahip çıkarsan yerli ve milli adamsın, vatanseversin, ABD ye Avrupa´ya dik duran adamsın. Yok yapılmasın diyorsan da hainsin, birilerinin maşasısın. Bu konuda halkın cebine girecek bir lira yok? dedi. TÜRKİYE´NİN GÖÇ POLİTİKASI YOK                 Suriye politikasında yanlışların yapıldığına inanıyorum diyen Demiröz, ?kimse sürecin mükemmel yönetildiğini söyleyemez. Türkiye bu konuda doğruları yapmak istese de dışarıdaki aktörler yüzünden Suriye politikası istenilen düzeyde gerçekleşmedi. Burada Rusya, Fransa, İran, Mısır var. Suriye kendi sorunları tek başına kalsaydı bizim politikalarımızın orada sonuç üretebilirdi. Bütün milletler orada. Vekalet savaşları diyorlar ya, orada bulunan ülkeler adına birileri savaşıyor. Şahsım Suriye konusunda doğru şeylerin yapılması kadar yanlışlarında yapıldığını düşünüyorum. Bunu zamanında Ahmet Davutoğlu ´da söylemişti. Gelen Suriyeliyi şehirlerin içine sokmayacaktık diye söylemişti. Geride savaş var, adam canının derdine düşmüş kapıları açmak zorunda kalıyorsun. Ama bu insanları da 81 ile yerleştirmeyeceksin. Buna neden olan Türkiye´nin göç politikası olmadığını gördük. Kendim uzun yıllar Almanya´da kaldım. Orada bir şeyler bildirmek için göç bürolarına gidiyorduk. Orada oturmuş bir göç idaresinin olduğunu gördük. Türkiye´de göç idaresi 2009 yılında kurulmuş. Bende Türkiye´de göç idaresi var da çok çalışmıyor sanıyordum. Sonradan gördük ki Türkiye´nin göçmen politikası yokmuş. Çok sayda göçmenin ülkemize gelmesiyle birlikte böyle bir manzara çıktı. Tüm bu olumsuzluklara rağmen bu konuda kötü niyet olduğunu düşünmüyorum? dedi.   SAYIN VALİMİZİ TAKDİR EDİYORUM                 Demiröz, ?Sayın valimiz Ordu fındık ve turizmle hayatını geçirecek bir şehir değil diyor. Buraya sanayi yatırımlarının gelmesi lazım diyor. Ben sayın valimizin bu görüşlerini takdir ediyorum. Ordu´da sanayi bölgesi var, eskiden fındıkçılar vardı şimdi yoklar. Şimdi doğru dürüst üretim yapan da yok. Fındık fabrikası olarak duruyor ama faaliyet yok. Çoğu işyerleri depo olarak kullanılıyor.  Çoğu yer satılık, rant alanına dönüşmüş. Ordu organize sanayinde bir dönümlük arazi bir buçuk milyon TL civarında. Orta ölçekli bir yatırım yapsan bugün en az 10 dönümlük araziye ihtiyacın var. 15 milyon lirayı araziye verdikten sonra üstüne fabrika kuracak, ham madde alacak, üretime başlayacak para kalmaz. Git İç Anadolu bölgesine arazinin dönümü 50 bin lira. O da tahsis bedeli diye sembolik bir rakam. Şimdi işletmeci İç Anadolu bölgesinde araziye 500 bin lira verecek, burada 15 milyon lira. Kim verir bu parayı? Ben sanayici olsam bu parayı hiç vermem. Buraya bu parayı veren, bugün 15´e alırım birkaç sene sonra 25´e satarım diyen emlakçı zihniyet buralara bu parayı verir. Zaten o insanlar oraları alıp satıyor. Zamanında oralara işletmesini kuran insanlar oradadır. Bir başkası buralara bu paraları verip işletme açmaz. Valimizi bazı konularda eleştirsem de geldiği günden beri burada sanayi olması gerekir diyor. Ve de buraları sık sık ziyaret ettiğini görüyoruz. Bir şekilde sanayicilerle bir araya geliyor. Bu şehir dönemsel olarak turizm şehri olur? dedi. PARA KÜÇÜK MANŞET BÜYÜK                 Kurulacak organize sanayiler hakkında da konuşan Demiröz, ?Karaağaçta kurulacak organize sanayi bölgesi, Ünye´deki organize sanayi, Fatsa´da ikincisi planlanıyor. Bir vekil çıkmış sanayi bakanımızdan ricada bulunduk, o da sağ olsun bizi kırmadı bir buçuk milyon lira yetmez ama yine de bir jesti oldu. Bugün Altınordu, Ünye ve Fatsa sanayi bölgelerinin altyapılarının yapımı için 100 milyon lira gibi para lazım. Bir buçuk milyon TL bu işin damga verisi bile değil. Para küçük manşet büyük, bu haberi 8 puntoya manşet atıyorlar. Sanayi bakanı Ordulu milletvekillerine sahip çıkıyor. Bunlar aklımızla oynuyorlar? dedi.

Editör: TE Bilisim