CHP Genel Başkan Yardımcısı Ordu Milletvekili Seyit Torun, Türkiye´nin sahip olduğu denizlerinin korunması,  sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması, balıkçılık sektörünün sorunlarının araştırılıp, uzun süreli yönetim strateji ve planlarının ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla TBMM Başkanlığına araştırma önergesi verdi.                 Torun, ?Dünyada artan nüfus karşısında besin maddelerine olan ihtiyaç su ürünlerinden daha çok yararlanılması kaçınılmaz olmuştur. Özellikle dengeli beslenmenin bilincinde olan ülkeler, denizlerden yüksek oranda yararlanmanın yollarını aramakta, bugünden geleceğe yatırım yapmaktadırlar.?dedi. Torun, üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye´nin balıkçılık için çok önemli bir potansiyele sahip olduğunu, en çok balık üretiminin de Karadeniz´ de gerçekleştiğini ifade etti.                 Seyit Torun verdiği araştırma önergesinin gerekçesinde ?Karadeniz kıyı arazisi tarıma elverişli değildir. Karadeniz´in kıyı şeridinde yamaçlı arazilerde çay ve fındıktan başka bir ürün yetiştiremeyen Karadeniz insanı için yaşamını idame ettirecek iktisadi faaliyet alanları çok azdır. Bu anlamda balıkçılık önemli ve vazgeçilmez bir alan olarak da öne çıkmaktadır. Son yıllarda Karadeniz´de doğal ve çevresel faktörler nedeniyle balık üretiminde ciddi bir düşüş yaşanmaktadır. 1986 yılında yaşanan Çernobil faciasıyla birlikte denizdeki ekosistem bozulmuştur. Balık türlerine biyolojik olarak yeni türler katılamamaktadır. Denizdeki ekosistemin olumsuz yöndeki değişiminde diğer etkenlerden birisi de, kıyı kaynaklarının yanlış yönetimidir. 1980´li yıllardan itibaren Karadeniz de dâhil olmak üzere deniz kıyı alanları, doğal yapısından uzaklaşarak yoğun bir bozulma sürecine girmiştir. Kentsel alan ve karayolu geçirmek amacıyla denizin doldurulması, şehirlerin ve sanayi kuruluşlarının katı ve sıvı atıklarının denizlere boşaltılması, fındık, çay, tütün ve meyve bahçelerinde kullanılan zirai ilaçların coğrafik şartlar nedeniyle derelere, oradan da denize ulaşması, akarsu ağızlarında ve kıyıya yakın mesafelerde faaliyet gösteren kum-çakıl ocakları, trol ve gırgır balıkçılığının doğru alanlarda yapılmaması, avlanan balık miktarındaki azalışlara duyarsız kalınması bu durumun belli başlı  nedenlerindendir. Hatalı avlanma ve deniz kirliliği balık avlama eylemini, bir iktisadi faaliyet kolu olmaktan çıkartıp, katliama dönüştürmüştür. Son 10 yılda avlanan deniz balıkları türlerinde ve miktarında ciddi bir azalma söz konusudur. Türkiye´deki toplam su ürünleri üretimi 2007 yılında yaklaşık 772 bin tona ulaşmışken, 2014 yılında bu üretim yaklaşık 500 bin tona inmiştir. Bunların yanı sıra; su ürünlerinin pazarlanmasında, taşınmasında ve nakliye hususunda bir dizi sorun yaşanmaktadır. Karadeniz sahilindeki birçok liman ve barınak ihtiyaca cevap vermemektedir. Teknelerin yanaşma, ürün boşaltma ve yükleme yapabilecek liman imkanları kısıtlıdır. Pazarlamada; başta depolama olmak üzere soğuk zincirin kurulması ve toplama, taşıma ve açık arttırma/ müzayede işlerinde kooperatifin aktif rol alması konusunda sorunlar bulunmaktadır. Stok durumu izlenememektedir. Avlanan ürünün pazarlanmasında alt yapı yetersizlikleri vardır ve arz-talep dengesi sağlıklı bir şekilde kurulamamıştır. Mazotun pahalı olması ve balıkçıların borçlarını ödeyebilmek için bankadan kredi kullanmış olmaları ve kredi borçlarını ödeyebilmek içinde teknelerini satışa çıkarmaları, sektörde sıkça karşılaşılan mali sorundur. Karadeniz bölgesinden elde edilen su ürünlerinin karaya çıkarıldığında hijyenik şartlara uygun modern balık hallerinin uygun alanlarda olmayışı diğer önemli bir sorun olarak görülmektedir. Ayrıca, kıyı balıkçısı da endüstriyel balıkçı da yakalamış oldukları balıklardan para kazanamamakta her geçen gün borç yükü artmakta neredeyse kendi teknelerinde emanetçi durumuna düşmektedirler.? ifadelerine yer verdi.

Editör: TE Bilisim