Sibel Hatipoğlu Kimdir? 1986 yılında Kabadüz ilçesi Yokuşdibi Beldesi´ne bağlı, Yeşilyurt Mahallesinde dünyaya geldim. Gazeteciliğe 2003 yılı Ekim ayında Ordu Kent Gazetesinde başladım. Daha sonrasında 2004 yılında Hürses Gazetesinde 6 yıl Yazı işleri Müdürü olarak görev yaptım. Buradaki görevimin ardından 2010 yılında TV 52´de Muhabir olarak çalıştıktan sonra, eşim Hüseyin Hatipoğlu´nun Bingöl iline tayin edilmesi ile gazetecilik görevime ara verdim. 5.5 yaşında Yaren Erva adında bir kızımız var. Hüseyin İle Tanışmanız Nasıl Oldu? Eşim ile 2009 yılında Ordu Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğüne yaptığım bir ziyarette tanıdım. O dönem Çevik Kuvvet Şube Müdürü olan ve şuanda 1. Sınıf Emniyet Müdürü Özler Özer abimi ziyarete gittim. Burada sohbet ederken, eşim Hüseyin Hatipoğlu ile tanıştım. Yaklaşık 2,5 yıl sonra 2011 yılının Temmuz ayında hayatlarımızı birleştirdik. Tanışma Yıllarınızda Hüseyin´in Polis Olması Sende Önceleri Ona Karşı Çekimserlik Yarattı Mı? Çekimserlik yaratmadı aslında. Sadece benim özel sektörde çalışıyor olmam beni biraz tedirgin etti. Sonuçta o okumuş ve Polis Akademisinden mezun olmuştu. Görevi açısından herhangi bir çekimserlik yaşamadım. Uyumlu bir çifttik ve siz de onu iyi tanıdığınız için son derece iyi bir insandı. Karşısındakine güven veriyordu. Olay Gününü Anlatabilir Misin? Hüseyin 2012 yılında Bingöl iline tayin olduğunda yine Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde göreve başladı. Eylül ayında Bingöl-Karlıova Hacılar mevkiinde görev dönüşü terör örgütünce bir saldırı düzenlendi. Bu sırada Hüseyin de görevliydi. Hüseyin, Karlıova´da aslında saldırı düzenlenen otobüse biniyor, daha sonrasında Şube Müdürü ?gel kardeşim birlikte gidelim? deyince o otobüsten iniyor. Bu saldırıda 8 kardeşimiz şehit oldu. Hüseyin bu olaydan çok etkilendi. ?Otobüsten keşke inmeseydim, bende şehit olsaydım? gibi sözler söylüyordu. Bu olayın ardından 15 gün Güvenlik Şube Müdürlüğüne verdiler daha sonra Karakol Amirliği görevine verdiler. Şehit olmadan kısa bir süre önce de yeniden Güvenlik Şube Müdürlüğüne ataması gerçekleştirildi. Güvenlik Şubedeyken, Cumhurbaşkanlığı referandumu vardı. Referandum sonrası Diyarbakır´da birkaç günlüğüne eğitime gitti, sonrasında Karlıova´da bir takım olaylar oldu derken oldukça yoğun bir dönem geçiriyorduk. Kardeşim Tufan, bizi Bingöl´e ziyarete gelmişti. Onu Ordu´ya göndermek yerine, beni de Ordu´ya bırakacağını söyledi. Ben tabi kabul etmedim çünkü zaten yoğun çalışıyor ve izinden yeni dönmüştük. Bunu kendisine söyledim ancak ?Seni bırakayım bende 19 Ekim´de gelirim? dedi. Yani bütün bu yaşananlar aslında benim için hızlandırılmış film gibi. Kader denen şeyden kaçamıyorsunuz. ?Hiç içime sinmiyor ama bu kez senin dediğin olsun? dedim. 13 Eylül 2014´de Ordu´ya geldik. Ertesi gün de, Amasya´ya giderek burada ailesini ziyaret etti sonrasında Bingöl´e geri döndü. Hani ne yerdeyim, ne gökte derler ya aynı öyleydim o gün. Kurban bayramından sanırım 2 ya da 3 gün sonra şehit oldu. Ailesini ziyarete gittik kendi ailemle birlikte. O gece rüyamda Hüseyin, kardeşimle evlenecekmiş. Ağlamaktan helak oldum diyebilirim. Düğün hazırlıkları yapılıyordu. Rüyamda soruyorum ?Düğününüz ne zaman? diye. O da ?Bi 15 gün içinde olacak? dedi. Uyandığımda kendime gelemedim. Şehit olduğu gün de yine aynı şekilde rüyamda çatının yıkıldığını gördüm. Orada kuzenimi çıkarıyorum enkazdan, Hüseyin nerede diye arıyorum. Aslında malum olmuş diyorlar ama kim yorabilir ki? Gece 4 de uyandığımda, telefonla tam onu ararken kapattım. Gecenin o vakti korkar diye düşündüm. 9 Ekim Perşembe günü akşamı dışarıdaydım, eve geçtim. Dışarıdayken akşam saat 19:00 gibi Hüseyin´le konuştum. Aradan bir saat sonra Bingöl´e birlikte gittiğimiz Murat abimizin kızıyla görüşüyordum. O da bana ?Abla burada bişeyler olmuş babam dışarı çıktı? deyince Hüseyin´i aradım. Tabi telefona bakan olmadı. Hüseyin ile görüştüğümde, bana o anlık bir olumsuzluk olmadığını, şubede olduğunu söyledi. Bende bunun üzerine ?Nasıl bir olaymış bu? diye telefonda haberlere bakmaya başladım. Bu sırada ?Bingöl İl Emniyet Müdürüne Pusu. Bir şehit bir yaralı? haberleri görmeye başladım. Zaten o anda resmen kafayı yedim. Yerimde duramıyordum. Nasıl olur, nasıl yapılır diye. Çünkü bu benim için önemli bir olaydı. Adamlar şehrin göbeğinde il emniyet müdürüne nasıl saldırır diye kendi kendimi yedim. Bir yandan da Hüseyin´i arıyorum. Bakmayınca kendi kendime şimdi çok yoğunlardır falan dedim. Telefona bakmayınca, orada devresi olan Cenk´i aradım. ?Cenk geçmiş olsun kardeşim. Bir şeyler olmuş. Hüseyin´i arıyorum nerede? diye sordum. O da bana Hüseyin´in yaralandığını, ameliyatta olduğunu söyledi. Tabi ben o sırada çıldırmış vaziyetteyim ?Beni ne olur görüştür sesini duyayım? diye yalvardım. (Aslında Hüseyin hastanede değil olay yerinde şehit olmuş). Defalarca aradım, sordum. Bu sırada haberlere bakarken Hüseyin´in şehit olduğuna yönelik alt yazılar görmeye başladım. Hala inanamıyorum. Ben bu işi yaptım yanlışlık olmuştur diyorum. Tabi Cenk´i tekrar arayınca söyledi şehit olduğunu. Sonrası bildiğiniz şeyler? Bugün Bir Şehit Haberi Aldığında Ne Hissediyorsun? Şehit haberleri aldığımda, belki söylemesi zor ama. Nerede bir ocağa ateş düşse, o ocaktaki eşini, çocuklarını, annesini, babasını düşünüyorum. İnanın içimde öyle bir şey oluyor ki, düşünün bir volkan nasıl patlıyor aynı o şekilde kaynıyor içim. Burada şehit olduğu zaman, ailesinin yanına gidiyorum sessiz sedasız. İşte sarılıyorum onlara, kendi acımla onları teselli etmeye çalışıyorum. Ağlama demek her zaman kolaydır. Ama insana sarılıp, acısını paylaşmak her zaman farklıdır. Ya kısaca, eşekten düşmüşün halini eşekten düşmüş anlar. Rabbim eşimin de, kardeşlerimin de makamlarını yüksek eylesin, geride kalanlara da sabır ihsan eylesin. Gönüllerine ferahlık versin. Ölüm çok acı. Uzakta olsa, arar sesini duyarsın. her şeye çare var da ölüme yok??. Eşinden Sonra Hayatın Zorlukları Karşısında Yaşadıklarını Anlatabilir Misin? Bizim, toplum olarak bazı şeylere hassasiyet göstermemiz gerekiyor. Şuana kadar bu konuda sıkıntılı durumlar oldu elbette ama bu sıkıntılar karşısında güçlü olmayı, ayaklarının üzerinde sağlam basmayı öğreniyorsun. Hem kadın, aynı zamanda erkek oluyorsun. Sonuçta herkesin hayatta bir rolü var. Ama yalnız kaldığında, başa çıkman için bu rollerin üstesinden gelmeye çalışıyorsun. İlk zamanlar kolay olmadı elbette. Çok zor geliyordu bana erkek işleriyle uğraşmak. Ama dediğim gibi, böylelikle güçlü olmayı, sorunlarla baş etmeyi öğreniyorsun. Bir söz var ?Şımaracak kimsen olmayınca, hayat seni kocaman bir insana çevirir? diye. Aynen öyle oluyor. Aynı zamanda Yarenim var. Hiç bir şey olmasa, onun için zorlukların üstesinden gelmeye değer? Kızınız O Zaman Küçüktü Şimdi Büyüdü. Şuanda Nasıl Algılıyor Olanları? Yaren babası şehit olduğunda 1,5 yaşındaydı. Ben ailemle birlikte kalıyorum. Kendi evimde de, ailemin evinde de her yerde Hüseyin´in fotoğrafları var. Elbette ki özlüyor ama onun için Allah´a dua ediyorum ?Rabbim sen yavruma, yavrularımıza anlayacak, idrak edecek güç kuvvet ver? diye. İnsan taşa dönüşür mü. Dönüşüyormuş. Ağlayamıyorum onun yanında. Öyle bir metanetle cevap veriyorum ki. Babasının şehit olduğunu, artık bu dünyada olmadığını biliyor. Ama ben de metanetli bir şekilde onu teselli etmeye çalışıyorum. Zaten ailemle kalmam aslında bizim için çok daha iyi. Çünkü babamla ve kardeşimle vakit geçirebiliyor. Babasının iyi bir insan olduğunu, cennete gittiğini, biz onu görmesek de, onun bizi güdüğünü söylüyorum. Okula başladığında, parka gittiğinde babalarıyla gelen çocuklara bakışlarını, şu dünyada hiçbir kelimeyle ifade edemezsiniz. Toplumda babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara bakış açısı içler acısı. Tabi ki benim evladıma acımayacak, ama nasıl davranması gerektiğini de bilmesi gerekiyor. Biz insan olmayı başarabildiğimizde aslında bütün sorunlar ortadan kalkacak. Aradan Geçen Süreçte Sizin İçin Nasıl Geçiyor Zaman? Hüseyin şehit olalı Ekim ayında tam 4 yıl olacak. Zamanın nasıl geçtiğini inanın anlamıyorum. Daha dün gibi? İnsanlar alışacaksın dediklerinde kızıyordum ?Ne saçmalıyor bunlar, neye alışacakmışım? diyordum. Ama haklılarmış. Alışıyorsun? Ölüm de yaşamın bir parçası. Geldik ki bir gün bu dünyada, gidenler gibi biz de göçüp gideceğiz. Ömür dedikleri şey, kaşla göz arasıymış. Kimi 30, kimi aha doğar doğmaz, kimisi de 90 yaşında ölüyor. Ama Hüseyin´in adına çok mutluyum. Çünkü öyle güzel bir mertebeye ulaştı ki, benim küçükken ?Keşke erkek olsaydım, bende askere gidip şehit olsaydım? dediğim mertebeye ulaştı. Ben yaklaşık 1,5 yıldır çalışıyorum. İşimde mutluyum. Yarenciğim zaten okula gidiyor. Şuan yaz tatili sebebiyle daha çok anneannesiyle vakit geçiriyor. Akşamları çıkıyoruz, geziyoruz. Zaman zaman Amasya´ya babasını ziyarete gidiyoruz. Her şeyden önce mutlu bir çocuk olmasını için elimden geleni yapıyorum. Çünkü o benim gerçekten söylüyorum her şeyim?. Şehit Ailelerinin Sıkıntıları Nelerdir? Çok şükür devletimiz güçlü bir devlet. Şehidinin geride kalanlarına sahip çıkıyor. Ancak bazı ayrımcılıklar söz konusu. Bunların acilen ortadan kaldırılması gerekiyor çünkü gerçekten çok üzücü şeyler. Olayı Yapanlara Verilen Cezayı Duyduğunuzda Tepkiniz Ne Oldu? Bu ay içerisinde Hüseyin ile birlikte şehit edilen Atıf Şahin abimizin katillerine verilen cezalar belli oldu. Gideni getirmiyor maalesef. Bir fare gibi ömürlerinin geri kalanını cezaevinde geçirecekler. İşte ?Hak ettikleri cezayı almışlar çok mutluyum? falan sözleri hikâye? O kahpeler hayatımın neresinde? Varlarmış yoklarmış umurumda değil. Rabbim onları helak etsin. Yani ben eşimle, Yaren de babasıyla çok mutluyduk?.