Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz? Bilinmeyen yönleriyle Levent Yıldırım kimdir? 1968 Ordu doğumluyum. Eğitimimi Ordu´da tamamladıktan sonra ticarete de Ordu´da başladım. Bir tesadüf eseri kuyumculuk mesleği ile tanıştım ve işimi çok seviyorum. Belki dünyaya 10 kere gelsem yine kuyumcu olmak isterdim. Bu mesleği seçme sebeplerimden bir tanesi de karakterimle çok uyuştuğu içindir. Yaklaşık 30 yıldır kendi markalarımızla birlikte yolumuza devam ediyoruz. Hem Ordu´ya hizmet ediyoruz hem de kurduğumuz ulusal firma ile 2005 yılından bu yana İstanbul´da üretim yapıyoruz. Yine farklı birçok yere dağıtım yaptığımız İstanbul´da ki dağıtım ofisimizin yanı sıra burada ki mağazalarımızla birlikte ticari faaliyetlerimize devam ediyoruz. 2 kız 2 erkek çocuk babasıyım. Erdem ve Cemre Naz Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümümde eğitimlerini sürdürürken, Afranur da Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde eğitimine devam ediyor. Siz kendi işinizin çekirdeğinden gelen bir isimsiniz. Bu anlamda bir başarı hikâyesinin de sahipsiniz. Bizlere kendi hikâyenizden bazı kesitler anlatabilir misiniz? Biraz önce de bahsettiğim gibi, insanın karakterin yaptığı işle uyuşması hele de bizim sektörde çok ender görülen bir durumdur. Ben işimi çok severek yapıyorum.30 yıla yakındır bu mesleği yapıyorum ama sanki kendimi hiç çalışmamış gibi addediyorum. Herhalde insan sevdiği mesleği yapınca çalıştığını da anlamıyor, zamanın nasıl geçtiğini de fark edemiyor. Belki çok zevkli geçiyor zaman ama çabuk da geçiyor. 30 yıldır bu mesleği yapıyorum Allah ömür verdiği sürece de bu mesleği yapıp, bizden sonra ki kuşaklara en iyi şekilde bayrağı devretmeyi planlıyorum. Eğer bu da bize nasip olursa, kendimizi dünyanın en mutlu insanlarından birisi olarak görmüş olacağız. İkinci kuşağın da bu işi yapmış olması hem onlar tarafından ciddi güzel bir avantaj teşkil edebilir hem de bu müessesenin daha uzun yıllar yaşamasını mümkün kılabilir. Markalaşma adına çaba harcıyoruz. Markalaşma kısa vadede oluşacak bir durum değil. Daha uzun soluklu bir ve ciddi fedakârlıklar isteyen bir süreç. Sanıyorum ikinci kuşakla birlikte markalaşma süreci de daha olgunlaşmış bir hal alacaktır. İnşallah en nihayetinde Türkiye ?ye ve Dünya´ya iyi bir marka oluşturma hedefi gerçekleştirebiliriz. Bugün itibariyle Ordu´da ve il dışında ticari faaliyetlerinizin devam ettiğini biliyoruz. İş faaliyetlerinizin devam ettiğini biliyoruz. İş faaliyetlerinizin son durumu ile ilgili bizlere güncel bilgiler verir misiniz? Ordu´da Levent Kuyumculuk ve Even olarak iki tane perakende mağazamız var, İstanbul´da bir adet üretim atölyemiz var ayrıca bir de dağıtım ofisimiz var. Sayıları çok az da olsa kendimize ait bayilerimiz var. Bundan sonra bayi ve cornerlarımızın sayılarını artırmayı planlıyoruz. Kalite standartlarımızı giderek artırarak, marka pozisyonuna getirmek istiyoruz. Önümüzde ki yıllarda kendi sektörünüzle ilgili bir girişiminiz olacak mı? İhracat ile alakalı da düşüncelerimiz var. İlerleyen zamanlarda dünyanın çeşitli yerlerinde perakende mağazalar açmayı da planlıyoruz. Kendi ürettiğimiz ürünleri hem dünya piyasasına hem de Türkiye piyasasına aktarmak istiyoruz. Sizi bir ara siyasi arenada gördük. Siyasete olan ilginiz sürüyor mu? Siyasete olan ilgim hala devam etmekte. Yapım gereği agresif bir siyaseti benimsemiyorum. Zaten istesem de yapmam mümkün değil. Ama belirli kriterler içinde siyaset yapmayı gerçekten düşünürüm. Siyaseti bir vasıta olarak görüp çok sevdiğim memleketime hizmet etmeyi isterim. Aktif siyaset yaptığım zamanlarda, kendi adıma çok güzel zamanlar geçirdim. Siyaset halka hizmet meselesidir, Ordu´ya ve Türkiye´ye hizmet meselesidir. Böyle bir hizmetin içerisinde bulunmaktan gurur duyarım, onur duyarım. Eğer ileride böyle bir konjonktür oluşursa kendi işimin harici zamanlarda siyaset yapmayı düşünürüm. Ordu´nun gelişimini ve durumunu nasıl görüyorsunuz? Bir Ordulu olarak Ordu´dan memnun musunuz? Bir Ordulu olarak son zamanlarda ki hizmetlere bakıldığında umutlanmamak elde değil. Havaalanının gelmesi, Üniversitenin büyümesi, Büyükşehir statüsüne kavuşmak ve bunlarla birlikte çevreyolu gibi büyük bir projenin yapılıyor olması bizleri memnun eden durumlar. Ayrıca Turizm de giderek büyüyen bir değerimiz oldu. Fındık sektöründe ki gelişme de gösteriyor ki Ordu çok ciddi yol kat etti. Ama daha yapılması gereken çok şey var. Kısmen memnunum. Bu gelişmeleri gördükçe hoşumuza gidiyor, yapılacakları duydukça da umutlanmamak elde değil. Yapılacak olanlar insanlar tarafından tek tek tespit edilmiş durumda. Önceden insanlar ne istediğini bilmezken artık bunları dile getiren ve çözüme yönelik çalışmalar sunan bilinçli bir toplum olduk. Kilometrekare olarak baktığımızda ilçelerle birlikte merkezi, bir bütün olarak görmemiz gerekir. Bu bütünlüğü sadece ekonomik veya sosyal anlamda ki gelişmeler olarak düşünmememiz gerekiyor. Bu gelişmeleri sadece devletin yapması gereken hizmetlerle alakalı değil, toplumun da kendi kendini eğitmesi ve kültürel manada geliştirmesi gerekiyor. Daha yapılması gereken şeyler var ama doğru yolda olunduğunu gördükçe, bu gerçekten beni umutlandırıyor. Her şeyi birlikte düşünmemiz lazım. Ekonomik gelişimin yanında sosyal, kültürel ve eğitimin de birbirleriyle aynı ölçüde gitmesi gerekiyor. Bunların hepsini birlikte harmanlayıp, Ordu´yu hak ettiği yerlere taşımak lazım. Bu gelişim ve değişimi bir başkası gelip Ordu adına yapacak değil. Bu gelişimi Ordulular yapacak. İlk önce bu durumu idrak etmemiz gerekiyor. Ordu´nun ticari anlamda daha fazla gelişmesi için neler yapılabilir? Ordu´nun gelişmesi için bana göre ilk sırada yer alması gereken şey, Fındık sanayidir. Fındık sanayinin mutlaka geliştirilmesi gerekir. Dünya Fındık rezervinin yüzde yetmişini barındıran bir ülkeyiz. Bundan da ziyade bu yüzde yetmişinde çoğunluğunu elinde bulunduran bir iliz. Burada izlenmesi gereken yollardan birisi de Fındığın kalitesini yükseltmek. Burada da üniversitemize çok büyük bir iş düşüyor. Fındığın satılmaması gibi bir durum söz konusu değil. Burada üreticimize düşen görev, mevcut tarım alanlarından ne kadar fazla fındık alınabilir onun araştırmasını yapmak. Diğer taraftan sanayicilerimize de iş düşüyor. Üreticiden aldıkları Fındıkları nasıl daha KDV´li bir ürün haline getirebilir onu düşünmesi ve ona uygun çalışma yapması gerekiyor. Bu üretilen ürünleri nasıl dünya pazarına entegre edebilir onu düşünmesi gerekir. Tabi bu saydığımız şeyler, Fındık sanayinin geliştirmesi gereken etmenler. Diğer bir ticari getirisi olan hususta, tüm Türkiye´de olduğu gibi Ordu´da da hızla gelişen Turizm sektörüdür. Artık insanlar seyahat etmeye, farklı coğrafyalar görmeye daha bir meyilli olmaya başladılar. Bu durum sadece yerli turist olarak değil yabancı turist potansiyelini de yükseltmiş durumda. Bildiğimiz üzere son zamanlarda gelen Arap turistler bu söylediklerimizi destekler nitelikte. Arap turistler geldiklerinde hayran olacakları bir doğa ile karşı karşıya kalıyor. Onların alıştıklarının aksine sis, yağmur, orman, yayla var ve uçsuz bucaksız yeşilliklerimiz var. Bu saydıklarımız bizim alışık olduğumuz ama bizim dışımızda buraya gelen insanların gündelik hayatlarında göremediği şeyler. Yıllarca tatil denildiğinde aklımıza deniz geldi, kum geldi bunların da başında Antalya geldi. Ama tatil artık toplum içinde kültürel öğeleri de içerisinde barındırmaya başladı. İnsanlarda farklı kültürlerle tanışmak için çeşitli coğrafyaları ziyaret ediyor. Bizim de şansımız burada ortaya çıkıyor. İnsanların kültür paradigmaları içerisinde Ordu´da, bir yer etmeye başladı. Biz geçtiğimiz son 10 yıl içerisinde, Turizme ciddi önem verildiğini görmüş olduk. Şöyle söyleyeyim 10 yıllık süreye baktığımızda Ordu´da ki otellerin yatak kapasitelerinde yüzde yüzün üzerinde bir artış söz konusu. Bu tabi ki olumlu bir durum Sayın Valimiz ve Belediye başkanlarımızın da bu konuda ciddi çalışmaları var. Şu anlaşılıyor ki bizim sahip olduğumuz tarihe ve kültürel değerlere sahip çıkıldığında, bir yerlere gelebiliyoruz. Diğer bir önemli etmende denizimizin olması. Biz çok fazla farkına varamasak da denizimizi, hem ticari olarak hem de Turizm öğesi olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Biz deniz kenarında yaşayan insanlarız ama maalesef çok fazla bundan yararlanamıyoruz. Bu da Ordu´nun gelişiminde rol alması gereken bir unsur diye düşünüyorum. Sporda aslında bu gelişimin bir parçası olabilir. Bu bağlamda Ordu, gelişmiş benim arzu ettiğim ideal bir yerde değil şu anda. Örneğin kros sporu için her hangi bir tesis veya ciddi bir yatırım gerekmiyor. Köylerimizde, yaylalarımızda doğal parkurlarımız var. Bizim bu konuları değerlendirmemiz lazım. Kaldı ki bu konuda yetenekli insanları bulup çıkarabilmemiz lazım. Deniz de bunlardan bir tanesi. İlla yüzme olacak diye bir şartımız yok. Dalış sporları var, yelken sporları var. Şöyle de bir anekdot söyleyeyim o zaman. 1997 yılında Antalya´da katıldığım bir triatlon yarışmasında madalya almıştım. O zamandan bu zamana yaklaşık 20 yıl geçti ve triatlon sporu Ordu´da hala bilinmiyor. Teknik olarak gayet müsait olmasına rağmen bir girişim söz konusu değil. Tüm dünyada geniş kitlelere sahip olan rafting sporuyla alakalı bir çalışma yapılabilir. Bu saydığımız spor dalları burada yaşayan vatandaşlarımız becerileri ortaya çıkarma açısından ve bu organizasyonların ilimize kazandırılması açısından da önem arz ediyor. Artık bizim denizi tanımamız ve denizle barışmamız lazım. Ordu´da yapmaktan en fazla keyif aldığınız şey nedir? Ordu´da yapmaktan keyif aldığım şeylerin başında her Ordulu gibi benimde, boş zamanlarımda sahilde yürüyüş yapmak geliyor. Zaman zaman arkadaşlarımızla birlikte yaylaya çıkarız orası bizim için yoğun iş temposunda dinlendirici bir yer. Bunların haricinde Boztepe´ye çıkmak bizleri keyiflendiriyor. Denizle, sahille ve yaylalarla iç içe olmak bizlere her zaman Ordulu olduğumuzu hatırlatan unsurlar. Son olarak Kuzey Yıldızı okuyucularına vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Ordu´da çok büyük değişiklikler oldu.30-40 bin nüfuslu bir şehirden 200 bin nüfuslu bir şehre dönüştük. Ben Ordu kimliğinin ve Ordululuk bilincinin biraz daha ortaya çıkarılması kanaatindeyim. Bunun da hem merkezde hem de ilçelerde yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ordulu kimliğini gerek şehir dışında olsun gerekse yurt dışında olsun iyi bir şekilde temsil etmemiz gerekiyor. Ordu´nun kültürel değerlerini öne çıkarmamız gerekiyor. Edebiyatına, müziğine, yemek kültürüne ve mimarisine önem vermemiz gerekiyor. Biz bu değerleri ne kadar ortaya koyarsak bu Ordululuk üst kimliği açısından bizim için ve bizden sonraki nesillerimiz için bir artı değer oluşturacaktır. Bunların üzerinde çokça durmak gerekiyor. Ekonomik olarak gelişmiş, kültürel ve sosyal olarak gelişmiş bir Ordu hayal ediyoruz. Biz elimizden geldiğince, ömrümüz yettiğince bu seviyeye ulaşmak için mücadele edeceğiz. Bu değerleri ortaya çıkarmak için topyekûn çalışmamız gerekiyor. İnanıyorum ki Ordulular bunu anladılar bundan sonra da Ordulu olmanın gururunu her yerde birlikte yaşayacağız. Kuzey Yıldızı ekibine bu güzel çalışmalarında başarılar diliyor, bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Son olarak da tüm hemşerilerime saygı, sevgi ve muhabbetleriniz sunuyorum.