Ordu Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ebru Kanber Güney:´´ Para cezasına c?evrilmeyen, ertelemenin olmadıg?ı ve tutuklu yargılamanın oldug?u ?Sag?lıkta S?iddet Yasası? c?ıkana kadar; Ordu Aile Hekimleri Derneg?i, Ordu Tabipler odası olarak ?Sag?lıkta S?iddet? her zaman o?ncelikli konumuz olmaya devam edecektir´´ dedi. Yapılan açıklamada şunlar kaydedildi: ?´Hekimlik hoşgörülü olmak, dayanışma ve birliktelik içinde olmaktır. Deontolojiyi uygulamaktır. Bana neci olmamaktır. Bilgili olmak, çevreye duyarlı olmak, yoksullukla mücadele etmektir. Din, dil, ırk, milliyet, siyaset ve toplumsal sınıf ayırımı yapmamak, emeğe değer vermektir. Velhasılı insan olmaktır. Hekimin yaptığı işin mükafatı ise durmuş bir kalbin yeniden çalıştığını görmektir, verdiği tedavi ile düzelen hastası kontrol muayenesine geldiğinde onun gözlerindeki gülüştür, duadır. Erken koyduğu meme kanseri teşhisi sonrası hastasının kusursuz iyileştiğini görmektir. Çocuğunuzun tümörü iyi huylu dendiğinde bir babanın gözlerinden dökülen sevinç gözyaşıdır. Ya da çocuk hasreti çekerken, hamilesiniz dendiğinde mutluluktan uçan anne adayının sımsıkı, sarılıp kucaklamasıdır.. Hekimliğin karşılığı maddi bir değerle ölçülemez. Zaten öyle bile olsa para kazanmanın en zor, en uzun, en çok emek isteyen şeklidir ki bu günümüzün ekonomi ve yatırım anlayışı ile bağdaşmaz. hiç mantıklı değildir.. Allah´nın en büyük mucizesi olan insana, dokunma, mahrem sırlarını öğrenme, onun geleceği için işlem yapma yetisine ve ayrıcalığına sahip olmaktır hekimlik.. Bu yüzden tarih boyunca hep saygı duyulmuştur hekime... Ama artık hekimler mutsuz.. Çünkü hekim klinik otonomisini kaybetmektedir. artan nüfusa paralel başta kalp damar hastalıkları ve kanserler olmak üzere çeşitli hastalıklar da artmış bu da beraberinde artan laboratuar, görüntüleme, tedavi gibi masrafları içeren sağlık harcamalarının da artmasına sebep olmuştur. İster kamu, ister özel sağlık kuruluşunda olsun hizmet alımındaki bu talep artışı, hizmeti üreten hekimin hastasına yeterince vakit ayıramamasına, kısıtlı vakitlerde hastayla sağlıklı iletişim kuramamasına, klinik kararlarını herhangi bir kaygıdan bağımsız verememesine yani hizmet kalitesinin düşmesine sebep olmaktadır. İşte bu,, hekimin klinik otonomisinin kaybıdır ve hekimin en büyük mutsuzluk sebebidir. Çünkü Doktorluk giderek değersizleşmiştir. Bugün bir çok kişi, arabasına bakan servis elemanına, televizyonunu tamir eden ustaya veya alış veriş yaptığı mağaza görevlisine gösterdiği kadar bile saygı göstermemektedir hekimine? Neden? Çünkü ,bunu hekimin kendisi de çok istemesine rağmen , yapamadığı için çok mutsuz olmasına rağmen, hastasıyla ilgilenememiştir. Ya da ağırlaşan sistemin yükü altında tanımadığı, görmediği hastaya ilaç yazmamış, Ya da gereksiz yere istenmiş istirahati, kendi yetki veya bilgi sınırlarını aşan raporu vermemiştir. Peki ama bu ,,şiddeti açıklayabilir mi? Hastalarından ve hasta yakınlarından asgari düzeyde de olsa anlayış ve sabır görmek hekimliği meslek olarak seçen bizlerin en büyük ihtiyacıdır.. Sag?lıktaki şiddet olayları artık tahammu?l edilemeyecek şekilde boyut değiştirmiş ve sağlık terörü haline gelmiştir . Kurumlarımıza başvuran; kanunsuz ve hukuksuz istekleri yerine getirilmeyen bazı kendini bilmezler sag?lık merkezlerinde tero?r estirmekte ve maalesef ellerini ve kollarını sallayarak salıverilmektedirler.