Son günlerde fırıncı esnafı dertli mi derti. Elektrik, doğal gaz, SSK primleri ve un fiyatlarının aşırı derecede artması konusunda içerlenen fırıncı esnafı şu günlerde zama hazırlanıyor. Bu esnaflardan bir tanesi olan Öznur Özkul, gazetemize yaptığı özel açıklamada dertlerini bir bir sıraladı. Ekmek 1.25 lira iken 3.300 lira doğal gaz ödeyen bir işletmenin sahibiyim. Son gelen doğalgaz faturasını 6.600 lira olarak ödedim. 3.300 liradan 6.600 liraya, elektrik dersen hakeza, 540-550 lira elektrik parası öderken aylık faturamız 2 bin lirayı aştı. Ekmeği 1.25 Tl yaptığımızda ödediğim elektrik parası ile doğalgaz parası buydu. Sonrasında devletin SSK ya yaptığı zamlar, un fiyatlarındaki artışlar aldı başını gitti. 60 Tl ye aldığımız maya dün itibarıyla 90 TL ye çıktı 2-3 gün sonra 100 lira olacağı söyleniyor. Son zamlarla birlikte peşin un alan fırıncı esnafı kalmadı. İnanın her birisi günlük un toplayıp ekmek çıkarmaya çalışıyor. İNSANLAR BİR BİRİNİ ÖLDÜRDÜ Daha önce burada fırıncı esnaflarının bir araya geldiği halk ekmek üreten fabrika kuruldu. Fakat yürümedi, en sonunda insanlar bir birini öldürdü. Çünkü halk bu ekmeği yemedi. Oraya yatırım adı altında dünyanın parasını gömdüler. Ekmek satılmadığı için borçlar bitmedi. O zamanda da ekmeği çok ucuza satıyorlardı. Kapatmak istediler borçlar nedeniyle kapatamadılar. Yığılan borçlar nedeniyle insanlar bir birlerine silah çekti. ORDUNUN EN BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU FIRINCI ESNAFIDIR Sokakta kime sorsan Ordu´nun en büyük sanayi kurulu kim desen bir kısmı Sağra derken bir kısmı Çamsan diyecek. Baktığın zaman buralarda ortalama 300-400 kişi çalışır. Fırıncı esnafları olarak bizlerin Ordu genelinde 4500 hatta 5000 bin kişi çalıştırdığımızın kimse farkında değil. Bu nedenle Ordunun en büyük sanayi kuruluşları fırınlardır. Ordu merkezde 120 ye yakın fırın olduğunu kimse bilmez. ESKİSİ KADAR EKMEK TÜKETİLMİYOR Ordu genelinde bütün fırınlar %30 kapasiteyle çalışıyor. Bundan 5-10 yıl önceki ekmek tüketimi olmuş olsaydı bugün fırınlar daha yüksek kapasite ile çalışmış olacaktı. Buğday insan oğlunun olduğu günden beri var olan, insan oğlunu ayakta tutan yegane yiyecek buğdaydır. Bizim inanışımıza göre Adem aleyhi selam buğday ekmiş. O zamandan beri buğdayın ekildiğine biçildiğine inanan toplumuz. İnsanoğlu olarak hiçbir şey bulamazsak kuru ekmek bulup yemişiz. Önünde kocaman profesör yazan insanlar buğdayın nasıl öğütüldüğünden, ne buğdayın nasıl yetiştirildiğinden bihaberler. Sokaktaki insanların ekmek konusunda onlardan bilgili olduğunu söylesem kimse beni kınamasın. Altından kalkamayacakların lafların altına imza atmasınlar. Ekmek organik, un organik, kendilerine organik ekmek götürsem sert diye yemezler. İnsanlara Kastamonu tarafında yetişen sies buğdayını yedirmeye çalışıyorlar. İnsanoğlu bu buğdayı ilkel günlerinde bile yememiş. Bu buğday sadece hayvan yemi olarak yetiştirilmiş. BİR PROFESÖRÜN EKMEK YEME DİYECEĞİNE, ARKADAŞIM OTURMA DEMESİ GEREKİR. İnsan mekanizmasını en çok bozan hazır yiyecekler olduğu kadar hareketsiz kalmak spor yapmamaktan geçer. Hadi ekmek yemedik, tek başımıza bir kilo balık yemek normal mi, bir kuzuyu götürürsek normal mi? ekmeğin içerisindeki minareleri hesaplamadan kuru kuruya içerisinde şeker var diyorlar. Buğday nişastası bizim yediğimiz ekmeklerin şeker kısmını ayırıyorlar, nişasta ondan yapılıyor. Hani bizim ekmekte şeker çoktu? Fabrikalar bize şekeri yedirttirmiyorlar ki, bize un fiyatına onu verirler mi? Değirmenciler sanayileşmiş, bir tek buğdaydan 50 tane ürün çıkarıyorlar. Haber/Fotoğraf: Mustafa Kemal Poyraz