KARAKUŞÎ KADI

Biri(leri)ni u'yan'dırmak için kişinin uyanmak isteyip istememesinden daha gerek bir şart söz konusudur:

Biri(leri)ni u'yan'dırmak için kişinin uyanmak isteyip istememesinden daha gerek bir şart söz konusudur:

Onda u'yan'dırılacak bir cevherin var olup olmadığı!

Buradan "yürüyelim" şimdi...

Sosyal medyada dolaşan "KARAKUŞÎ KADI" fıkrası adlı anlatıyı ilginize sunarak başlayalım:

"Hırsız bir evi gözüne kestirmiş, etrafı kolaçan ediyormuş.

Şuradan mı girsem, buradan mı insem yoksa merdiven mi dayasam derken en iyisinin balkondan girmek olduğuna karar vermiş.

Havanın kararmasını beklemiş sabırla, sonunda gece bastırınca bahçeye girip oradan balkona tırmanmaya başlamış…

Bir adım, bir adım ve bir adım daha, tam çıkmak üzere balkonun korkuluğunu yakalamış ki bir anda balkon korkuluğu kopmuş!

Hırsız, saksı gibi pat diye yere düşmüş, ayağını kırmış…

Bir şekilde toparlanıp sabahı beklemiş, sabah olur olmaz doğruca Karakuşî Kadı’da almış soluğu.

Huzura çıkıp hâlini göstererek:

“Kadı Efendi, ben soymak için bir eve girecektim, fakat balkon korkuluğu çürükmüş ve koptu. Ben de düşüp ayağımı kırdım!” demiş.

Karakuşî Kadı pek bir şey anlamamış. “Tamam da, ne istiyorsun, şimdi seni hırsızlığa teşebbüsten içeri mi atayım?” diye sormuş…

Hırsız:

“Hayır Kadı Efendi, beni bir dinleyin.” cevabını verince Karakuşî Kadı muzipçe gülümsemiş, ilginç şeyler olacak galiba diye düşünerek “anlat bakalım!” demiş.

Hırsız başlamış anlatmaya:

“Ev sahibinden davacıyım. Eğer balkonun korkuluğunu sağlam yaptırsaydı, ben de düşüp ayağımı kırmazdım… Tamam, hırsızlık suç ama cezası balkondan düşüp ayak kırmak değil!..”

Karakuşî Kadı iyice keyiflenmiş, tabi tam ona göre bir dava, çağırmış ev sahibini:

“Be adam, niçin evinin balkonunu sağlam yaptırmıyorsun? Korkuluk sağlam olsaydı bu adam düşüp ayağını kırmazdı!..” diye azarlamış.

Ev sahibi şaşırmış:

“Aman efendim, balkonun korkuluğunu marangoz Ahmet Usta yaptı. Çürük yaptıysa benim günahım ne?” demiş.

Kadı, "hemen Marangoz Ahmet Ustayı çağırın" diye emretmiş.

Marangoz gelmiş.

Sorgu suale çekilmiş ve başlamış anlatmaya:

“Efendim, ben balkonun korkuluğunu çakarken yoldan yeşil başörtülü bir hanım geçiyordu. Başörtüsü o kadar güzel bir yeşile boyanmıştı ki, herhalde gözüm ona daldı. Çiviyi boşa çakmış olacağım!” demiş.

Kadı yine emretmiş:

“Hemen o yeşil başörtülü kadını bulup getirin!”

Kadıncağız gelmiş, tir tir titriyor:

“Kadı efendi, benim günahım ne? Ben başörtüsünü, boyasın diye boyacıya verdim, o boyadı!”

Karga tulumba getirmişler boyacıyı, Kadı sorguya çekmiş:

“Sen başörtülerini böyle göz alıcı renge boyuyorsun, marangozun gözü başörtüsüne takılıyor, balkon korkuluğuna çaktığı çiviyi boşa çakıyor. Balkona tırmanmaya çalışan hırsız korkuluğa tutunuyor, Ama korkuluk kırılınca düşüp ayağını kırıyor!”

Boyacı buna ne diyebilir ki, söyleyecek söz bile bulamaz!

Karakuşî Kadı hükmü verir:

“Götürün bu boyacıyı asın!”

Biraz sonra cellat gelmiş:

“Kadı Efendi, bu boyacının boyu, sehpaya uzun geldiği için asamıyorum!..”

Kadı bir elini sarığına dayamış, bir eli sakalında bulmuş çözümü:

“Git, kısa boylu bir boyacı bul, onu as!..”

Kıssadan hisseyi okuyucu çıkaracaktır.

*

Geçen gün tarihçi Prof. Dr. Haşim Şahin Hoca'nın X hesabından bir şeyler öğreniyordum.

Bir bilgiyi sizlerle de paylaşmak isterim.

"Yeni vergiler, asayişsizlik, Doğu'daki aşiretlerin soygunculuğu, dış politikadaki yanlış hamleler, taşradaki halkın İstanbul'a yoğun göçü, şehirde işsizliğin ve fiyatların artması, esnafın karşı karşıya kaldığı zorluklar, padişah ve devlet adamlarının bunca sıkıntıya rağmen zevk ü sefa içerisinde bir hayat sürmeleri, yüksek makamlara vezirlerin ve şeyhülislamın yakınlarının tayin edilmesi Sultan III. Ahmed'in iktidarının sonunu getiren başlıca etkenler oldu.

Anadolu’daki kontrol altına alınmayan asayişsizlik göçün temel nedeni..

Kardeş katli uygulamadına son verilmesi ve bürokrasinin alternatif üretmesi, sultanların belli kliklerin etkisi altında kalması ve iradeyi tam sergileyememeleri ve hepsinden önemlisi peşpeşe kaybedilen savaşlar ve topraklar öfkenin nedeni..

Sonuç: Patrona isyanı..

Osmanlı’nın günümüze uzanan soyunun 3. Ahmed kolundan gelmesi de üzerinden durulabilecek bir diğer husus.."

*

Bir-iki cümlecik kelâm da ben edecektim lâkin yerimiz bitmiş.

İçimizden konuşmaya devam...

{ "vars": { "account": "G-1P4PM9FP8W" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }