-Turgay Poyraz kimdir, biraz kendinizden bahseder misiniz?                 Turgay Poyraz 12-10-1958 Ulubey-Yolbaşı nüfusuna kayıtlıyım. Turgay Poyraz 3 erkek 1 kız olmak üzere 4 çocuklu ailenin en küçüğü.  Ben gözümü Ordu´da açtım. Futbola Orduspor´un altyapısında başladık. Okul ile birlikte folklor oynadık. Bizi sosyal hayata İsmet Paşa okulundan öğretmenimiz Mahmut Çol hazırladı. Okulun mehter takımı vardı. Mahmut hocamızın sayesinde orta okulda okulun folklor takımında görev aldık. Bireysel anlamda Orduspor sevgisiyle Necip cemal Gökalp ve Osman hocamızın sayesinde Orduspor altyapısında futbola başladık. Her iki hocamızın da bende çok büyük emekleri vardır. Necip hocamıza Allah rahmet eylesin, Osman hocama uzun ömürler diliyorum. Aile içi teşvikle o dönemler bir yerlere geldik. Ordu´da oynadık, ardından Sakarya´ya transfer olduk. Bu hayatımızın bir bölümü. Bunu sportif anlamda ele almak var, birde toplumdaki yerimiz ile ifade etmek var. Bu konuda kendi hayatım ile paralellik kurmak istiyorum. Şimdi ben Ordu´da 1974-75 yıllarında liseyi bitirdiğim tarihte Orduspor genç takımında yeni yeni oynamaya başladım. Ve futbol hayatım böylelikle başlamış oldu. -Turgay Poyraz´ın hedefinde futbolcu olmak varmıydı?                 Lise bitti Orduspor genç takımında oynamaya başlamıştık ki babam ekonomik şartları öne sürerek ?Oğlum sen bir an önce ekmeğini eline al, askeri okula git? dedi. Orada Ayhan Yılmaz vardı, benim başvuru formumu eline alarak yırttı. Bana dönerek? Oğlum git babana selam söyle, askerliği yapacak olsaydım ben yapardım, sen gidip futbolcu olacaksın? dedi.  Olaya bu şekilde başlamış oldu. Bu idealin bir şans tarafı var, biz o şansı kötü kullanmadık. Hani bazıları senin şansın var der ya, işte onu bu anlamda değerlendirmemek lazım. Önemli olan bir şeyi istemek lazım, arzulamak lazım. -Banik Ostrava maçını anlatır mısın?                 Düşün ki her hangi bir ilçenin varoşlarından devasa binaların olduğu bir şehre inişini. Şahsım milli maçlar vesilesiyle yurt dışına çıkıyorum ama çoğu arkadaşım ilk kez yurt dışlına çıkıyordu. Milli takımlar haricinde bizde yurt dışına çıkmamıştık. O bir ilkti. Eksik kalan yer burasıydı. İlk maçta muhteşem bir futbolla rakibimizi 2-0 yenmiştik ki o dönemler Türkiye Ordu ve Orduspor´u konuşuyordu. Çekoslovakya´daki maça konsantre olmakta zorlandık, neticede istemediğimiz bir skorla Türkiye´ye döndük. -Orduspor´dan ayrılış sebebini anlatır mısınız?                 O dönemler Trabzonspor´un başında olan Özkan Sümer´in beni izlettirdiği haberleri kulağıma geliyor. Trabzonspor beni istedi ama Orduspor beni Trabzonspor´a vermedi. Genç milli takımdan arkadaşım olan rahmetli Selçuk Yula Ankara´da olduğumuz bir dönemde ? Turgay Fenerbahçe seni izlettiriyor haberin olsun? dediğinde çok heyecanlanmıştım. Neticede beni Sakaryaspor istedi. Ligin son maçı olan Kocaelispor maçını oynadık. O sezon ligden düştük. Sakaryaspor, Şenol Çorlu ile beni istiyordu. Otobüse atladık Sakarya´ya gittik. Yapılan görüşmeler neticesinde bizleri tatmin edecek bir fiyatta anlaştığımız gibi Şenol´la birlikte benden alınacak bonservis  paralarıyla Orduspor bir sezonu kurtarmıştı. Ankara´ya döndüğümüzde dayı Mustafa bizi aradı? Sakaryaspor´a imza attınız mı? Atmadıysanız Galatasaray sizi istiyor? dediğinde biz imza atmadık ama ağzımızdan söz çıktı dedik bu defteri de böylelikle kapatmış olduk. Güya Galatasaray bizi ucuza kapatacaktı. Sakaryaspor bizi sezon boyunca izletmiş, gerek şahsımıza gerekse Orduspor kulübüne hatırı sayılır bonservis ücretleri ödemiştir. Tuna oradaydı, Bahri Kaya´nın orada oluşu bizi Sakarya´ya yönelmişti. 11 Temmuz günü kara Ali´yi  toprağa verdiğimiz akşamında Sakarya´ya gitmiştim. Ben Sakarya´da 8 yıl kaldım. A milli takıma yükseldim. Çok güzel çevrem oldu. Hala görüştüğüm yüzlerce dostum, arkadaşım var. -Ordu futbolu son dönemlerde çöküş içerisinde bunun sebebi sizce ne olabilir?                 Ordu´da futbol deyince benim ilk aklıma Aziz Tokat gelir. Ordu´da Aziz Tokat gibi isimlerin çoğalması gerekir. Bakın, Ordu´dan bir futbolcu almaya kalksan lisansını kesinlikle Aziz Tokat çıkarmıştır. Ordu´dan giden futbolcuların yerleri doldurulamadığı için Ordu futbolu bu çöküşün içerisine girdi. Ordu´nun futbolda eksik yönlerinden bir tanesi futbolcular izlenmiyor. Geçen sezon bir maç izliyorum, yanılmıyorsam Zafer hocanın çalıştırdığı bir lisede sol bek oynayan bir genci çok beğenmiştim. O çocuk ne oldu açıkçası çok merak ediyorum. Şuanda Zafer hocanın bulunmuş olduğu konum yıllar önce kara Ali´nin bulunmuş olduğu konumu hatırlatıyor. Kara Ali elindeki kısıtlı kadro ile 2.ligde bir takım kurmuş olan Kara Ali´nin Ordu futboluna olan katkısını kimse kaldırıp bir kenara atmasın. Bugün Orduspor konusunda en büyük saygısızlık Kara Ali´ye yapılmıştır. Onun kemikleri sızlıyor. Bugün çoğu kulüp başkan ve yöneticileri başında bulundukları kulüpleri çıkmazın içerisine sokarken, Kuğu Kentin olduğu yerdeki bahçelerini bankalara ipotek vererek Orduspor´u kuran Kara Ali olmuştur. O dönemki durumla bugünkü durumu kıyaslıyor utanıyorum. Biz namusumuzu teslim ettik. Trabzonspor 50.yılında 400 milyonluk kredi bulurken, biz Orduspor´u 50.yılında amatör kümeye düşürdük. Bugün Orduspor´u bu duruma düşüren Nedim Türkmen´e, Yaşar Pamuk´a dayanıyor. Bunları mahkeme er geç ortaya çıkaracak. Şahsım bu mahkemelerin takipçisi olacağım. Şuanda mahkemede 6 tane dolandırıcılıkla ilgili dosya var, bu dosyaları sonuna kadar takip edeceğim. Orduspor konusunda kim ne yapmış, kim ne yapmamış bütün Ordulu bunu bilsin istiyorum, bu konuda da çalışacağım. Bugün sadece Ordu´da değil çoğu illerimizde semt sahaları kalmadı. Biz futbolu İsmet paşa okulunun, merkez okulunun, Cumhuriyet ilkokulunun sahalarında öğrendik. Bugün o sahalar ne yazık ki betonla kaplandığı için Ordu´da ve çoğu illerimizde futbol ne yazık ki çöktü, çökmek zorunda bırakıldı. 

Editör: TE Bilisim