Asgari ücrette dün açıklanan 8 bin 500 TL’lik yeni rakam, işveren ve hükümetin oyuyla ve oy çokluğuyla alınırken, işçi temsilcileri karara katılmadı. Açıklanan yeni rakamın işverene maliyeti 11 bin 759 TL olarak açıklanırken, memurlar da asgari ücrete yapılan artışın ocak ayında belirlenecek memur maaş zamlarında “örnek alınmasını” istedi.
Komisyonda teklif ettikleri 9 bin TL’lik rakamın kabul edilmemesi sonrasında Beştepe’de yapılan açıklamada işçi temsilcileri yer almadı. Karar açıklandıktan sonra ise Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay bir açıklama yaparak, “Türk-İş, bugünkü mevcut sosyal ve ekonomik şartlarda, 2023 yılı için belirlenen asgari ücretin, çalışanların aileleriyle birlikte geçim şartlarını karşılamadığı görüşündedir. Kamuoyunun beklentisi de giderilmemiştir. Asgari ücretin yürürlükte kalacağı dönem boyunca meydana gelecek fiyat artışlarının gerisinde kalması söz konusudur. Ücretli çalışanların satın alma gücü bu nedenle azalmaktadır. Çalışanların satın alma gücünü koruyacak tedbirler uygulanmalıdır” dedi.
TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol da, bu yıl 100 TL olarak açıklanan işverenlere yönelik asgari ücret desteğinin 250 TL’ye çıkarılacağını açıkladı. Akkol, “2023 yılı ilk 6 ayı boyunca geçerli olacak şekilde çalışan başına 250 TL asgari ücret işveren desteği olacaktır. Devlet, işçi, işveren ayrımına karşı olduğumuzu her fırsatta ifade ediyoruz. Bizden sık sık duyuyorsunuz: devlet, bizim devletimiz. İşçi, bizim işçimiz. İşveren, bizim işverenimiz. İşçi-işveren-devlet bir ailedir. Bazen tüm konularda anlaşılır. Bazen aile bireyleri arasında anlaşmazlıklar olabilir. Esas olan ailenin birlik, beraberlik ve bütünlüğüdür” ifadelerini kullandı.
MEMUR AYNI ORANDA ARTIŞ İSTİYOR
Memur-Sen ise yaptığı çağrıyla, asgari ücrete yapılan artışa benzer bir düzenleme talep etti. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Önemli olan rakamsal artışların değil, alım gücünü artıran ve fiyat istikrarının sağlandığı bir piyasa ortamı oluşturmaktır. Bu çerçevede, 2023 Ocak ayında da kamu görevlilerimize yönelik ilave iyileştirmeler yapılmalı, süreç yetkili konfederasyonun katılımıyla olmalı, kayıpları telafi eden bir sonuç ortaya çıkmalıdır. Toplu sözleşme sürecinde sadece beklenen ya da hedeflenen veriler üzerinden sonuca yönelik işveren tarafından kararlar alınmamalı, oluşabilecek beklenmedik durumlar göz önünde bulundurulmalıdır.”