HUKUK, HAYATIN GERİSİNE DÜŞERSE”

İnsanın varlık sebebi kut kazanmak, insanların görevi veya kızıl elması "Cihana kut kuşağı bağlatmak!"tır.

İnsanın varlık sebebi kut kazanmak, insanların görevi veya kızıl elması "Cihana kut kuşağı bağlatmak!"tır.

Günlük siyaset ile, dincilik veya cumağatçılık ile, tarikatçılık ile, donmuş bir ümmet ve şeriat ezberciliği ile anlaşılmaz bu.

"Tanrısal hikmetlerden beslenerek Türkleşmek" İnsan olmanın şartıdır.

Bozkurt ile köpeği karıştırmak, hele sembolik anlatımdaki hikmeti kaçırıp köpekliğe meyletmek insan eylemi değildir.

"Varlık âleminin birlikte icra ettiği bestenin ahenginin bozulması" kabul ve seyr olunamaz.

Fıtrata dair notaları bozan dinci etkinlikleri seyrusulûk çıkarmak zannedip tespih asanlar var ya, dinlesinler:

Tek bir beste çalacak:

Yaratılış hikmetine uygun olan, ondan başkası değil.

Aksi halde "Cihana kut kuşağı bağlatmak" bir palavradır.

Zira tasmaları bağlanmışlarla dolar memleket.

Örnekleri pek çoktur yani dolar değil, dolmuştur.

Peki, ne olmuştur?

Anlatalım...

Can bir sır, hayat sırrı can sırrı ile bir.

Hareket varsa canlılıktan, yoksa cesetten bahsedilir.

Durursan ölürsün, durdurulursan ölürsün, can bedenden çıkar.

Her dem yeniden doğmazsan veya bunu unutup tek bir anda donarsan yaşıyor sansan da ölürsün.

Geçmiş yok, gelecek belli değil, değerli olan o an.

Her an imanını tazeleyeceksin.

Aynı suyla iki abdest alınmaz, iki anın imanı aynı olmaz.

Her an yeniden şahit olacaksın.

İman, şehadettir.

Şeriat nitelemesi donmuş anların geçip gitmiş ezberleri ile örülemez ve örtülemez.

Bilgiyi, anları ve imanı dondurmak, anlamın ve anlamanın üzerini örtmektir, onu saklamak demektir.

İşte bu da iblis operasyonudur.

Düşünün, akış ne içindir?

Güdülen ve güdülerle "hareket" edene insan denebilir mi?

Kaldı ki her türlü düşünce ve fikriyat ceset olan varlıkla ilişkilidir.

Oysa öz, hakiki varlık onu aşar.

İşte o seyr iledir.

Seyr ile müşahede edilen, tecellilerini akılla gördüğün Cenab-ı Hakk'tır.

Varlığı O diye nitelemek değil, her dem doğanların ardında O'na şahit olmak...

İşte Tan-rı bilgisi Töre'nin 5 unsurunun ilkidir.

Sonra adalet...

İhlâs...

Akıl...

Ahlâk...

Sait Hoca der ki...

Kılık kıyafet derken kıyafet elbisedir, tamam da kılık ise ahlâktır.

Kılıksız adam aslında ahlâksızdır.

Kılınç da hem Ahlâk hem de kılıç demektir.

Demek ki Ahlâk bir kılıç gibi kesip kesin çözüm sağlamalıdır.

İlk 4 unsur tamamsa şimdi söz Ahlâktadır.

Biz de şöyle diyoruz o vakit:

Ülkülülükten caymak elbette düşünülemez.

Her nasıl yorumlarsanız siz bilirsiniz lâkin biz artık devrimci ülkülüyüz.

Modern tabiri ile: proaktif.

Biz çalacağız, biz söyleyeceğiz.

Sn Dr. Devlet Bahçeli'nin 8 Ekim 2024 tarihli TBMM grup konuşmasından hissemize düşeni aldık.

Buyrunuz:

"...Hukuk, hayatın gerisine düşerse toplumsal buhran kaçınılmazdır.

...sınıflı bir toplum yapısını tamamıyla reddediyoruz, fikriyatımıza, tarih ve kültür müktesebatımıza yabancı addediyoruz.

...Farabi’nin siyaseti ahlâkla telif cihetine gitmesi, fazıl şehrin içyüzünü dayanışma ve yardımlaşmayla telaffuz etmesi bizim için de bağlayıcıdır ve geçerlidir.

...İnsan gün geçtikçe yiyen, içen, üreyen; fırsat buldukça başka insanlara şiddet uygulayan, niçin yaşadığını düşünmeye fırsat bulamayacak şekilde zamanın akıntısında sürüklenip giden bir varlık haline gelmiştir.

İşte asıl felaket de budur.

...ülkemizde her gün bir yenisine şahit olduğumuz cinayet, taciz ve şiddet vakalarının gittikçe yaygınlaşması toplumsal endişe ve infiali tırmandırmaktadır.

...Şiddet karşısında sessiz kalamayız.

Geleceğimizi şiddete rehin bırakamayız.

Derlenmeliyiz, toparlanmalıyız, kendimize gelmeliyiz, cezaları artırmakla beraber; şiddetin ürediği ana yatağı kurutmak zorundayız.

Temellerimizi kazıp, kaynağımıza inip saçılan hastalık tohumlarını bulup çıkarmalıyız.

Bu durum aynı zamanda ülkemiz ve milletimiz için bir diğer bekâ konusudur.

...Türk-İslam medeniyetinin özünde ahlâk ile hukuku ayırt etmek mümkün değildir.

...Ahlâkta da samimi inanç esastır.

…Elleri öpülesi ecdadımızın bugünkü ahfadının, muazzam bir inanç, iman ve fikir şadırvanı olan, maneviyatıyla beşeriyete rol modellik yapan aziz milletimizin şiddetle anılması, şiddet uçurumuna sürüklenmesi günahtır, hazindir, çelişkidir; bu suretle şiddetin önüne geçilmesi, şiddeti tahrik ve teşvik eden bataklığın kurutulması boynumuzun borcudur ve tehiri de imkânsızdır."

*

Ülkeyi 22 yıldır siyasal dinciler ve cumağatçılar yönetiyor diyerek ahlâkımızı netleştirelim.

Alkış!

{ "vars": { "account": "G-1P4PM9FP8W" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }