HER ŞEY SEYİRLİK
RTÜK, bazı dizilere “aile değerlerine aykırı olduğu“ iddiası ile müdahale ediyor, yaptırım uyguluyor. Şu bir gerçektir ki televizyonlarda yayınlanan diziler ve bazı programlar da aile değerlerine uygunluk taşımıyor. Dizilerde şiddet olgusu oldukça yaygındır.
Şiddet ve kabadayılık kültürü özendirilmektedir. Kadın erkek arasındaki geçimsizlikler, şiddet, aldatma, ayrı yaşama, çarpık ilişkiler, sadakatsizlik temaları toplumu derinden etkilemekte, hassasiyetlerimizi aşındırmakta, kırılmalara çözülmelere, çürümelere yol açmaktadır. Dizilerin ve programların, toplumun kültürel yapısını ve değerler sistemini dikkate alması önemle gerekmektedir.
Tüm kurumların ve yetkililerin bu konuda duyarlı ve hassas davranmaları, geleceğimiz, dokumuz için hayati önemdedir. Herkes biliyor ki, toplumsal alanda yönlendirme ve etkileşimde, inandırıcılıkta televizyonlar çok etkilidir. Televizyonlar, izleyicilerine yeni dünyalar kurabilmekte, günlük yaşamdan alıkoymada, sunduğu değer ve algıları topluma dayatmada yeni kahramanlar yaratmada, kendi amaç ve doğrultusunda toplumu sarsmakta, etkilemektedir. Diziler ve programlardaki karakterler, konular, mekanlar, giyim tarzları, önemli bir kesimde büyük etkiler yaratmaktadır. Dizilerdeki karakterler, toplum üzerinde, özellikle genç kesimde büyük etkilere yol açıyor. Maalesef bizim televizyonlarımız, saçma sapan diziler ve programlar ile ülkemizde düşünmede sığlıklar yaratıyor, kültürel yozlaşmayı hızlandırıyor. Çocuklarımızın sosyalleşme sürecinde, bu televizyonların vereceği olumlu katkılardan bahsedebilir mi? Türk milletinin geçmişini geleceğini sahiplenen, temel değerlerini benimseyen, ahlaki değerleri oturmuş, düşünen, sorgulayan bireyler yetiştirmede, televizyonların önceliği ve büyük katkısı olmalıdır. Medyamızdan, yetişkinleri bir kenara bıraktık, kişiliklerin oluşumunda kamu yararı ve sosyal sorumluluk bilinci taşımasını beklemek, millet olarak hakkımız değil midir? Ey medya sahipleri, kurumlar, yetkililer, siyasiler, aydınlar, sizlere sesleniyoruz.
Geleceğimiz adına duruma müdahil olunuz. Medya patronları öncelikle kar amacı taşıdıkları için, nitelikli programlar yapılmasına önem vermiyor. Sonuçta sektörün ayakta kalması için televizyon programları ile ilgili reyting oranları onlar için önem taşımaktadır. Bu ülkede yıllardır televizyonların, kendilerine uygun seyirci profili oluşturdukları da bir gerçektir. “İnci taneleri“ dizisindeki oyuncu kadının giyim tarzı, dans figürlerinin aldığı reyting bunu doğrulamaktadır. Ülkemizde son yıllarda yapılan diziler, küreselleşme ile ilgili olarak oluşan kültürel değerleri ve değişimleri önemli oranda yansıtmaktadır. Türk insanı, dizlerdeki karakterlerle özleşmekte, onlar gibi davranmak, konuşmak, giyinmek şeklinde eğilimler göstermektedir. Türkiye’nin, dünyada en çok televizyon seyreden ülkelerden biri olması, konunun önemini daha da artırmaktadır.
Türkiye’de her şey seyirliktir. Diziler, halkın afyonudur. Türk halkı her türlü uyuşturuluyor. Programlar ile toplum, dedikodu, yemek kültürüyle okutulmakta, gereksiz figürler ve konular ile meşgul edilmektedir. İnsanımız her türlü algıları açık hale getirilmektedir. Biz, internet, sosyal medya ve televizyonlar vasıtasıyla küresel kültüre teslim olmuş durumdayız. Siyasiler ve aydınlarımız, sesimizi artık duyunuz. Bu milletin olumsuz değişim, dönüşüm ve yozlaşmasına daha ne kadar kalacaksınız? Yazık oluyor bize. Rabbimiz, devletimize milletimize düşkünlük göstermesin.