AK Parti Ordu Milletvekili Metin Gündoğdu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64'üncü Birleşiminde Büyük Birlik Partisi Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nu ölümünün 12'nci yıldönümü dolayısıyla onu anmak ve anlamak üzere gündem dışı söz aldı. Gündoğdu'nun açıklamaları şöyle: "Milletine ve devletine ömrünü vakfetmiş, milletimizin delikanlısı, Anadolu yiğidi, Sivas'ın yiğidosuydu. Onu ilk Mamak zulüm kalesinde 1986 yılında bir ziyaret esnasında gördüm. On yedi yıl onun izinde ve teşkilatlarında görev yaptım. Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulunmuş biri olarak onu anlatmak hiç kolay değil; birilerinin Muhsin Başkanı, birilerinin Genel Başkanı, birilerinin ise Muhsin ağabeyi, biz ise ona bakınca bu toprağın hüznünü ve neşesini, özlemini ve umudunu, kavgasını ve sevdasını, ağıtını ve zılgıtını, esaretini ve hürriyetini. Hülasa bu toprağa ait olan her şeyi görür, duyar, hisseder ve yaşardı. O, bu toprağın yiğit Muhsin Başkanıydı. 1980 yılında ihtilalden sonra cezaevi yıllarıyla ilgili "On yıla yakın cezaevinde kaldım, beş buçuk yıl hücrede geçti, hiç ceza almadım; ne devletime küstüm ne de kaderime küstüm. İnanmak, iman etmek varsa bir şeye, bedel neyse ona da katlarım. Ya Rabb'i! Lütfun da hoş, kahrın da hoş derim." diyor. Mamak Cezaevinde yazdığı bir şiirin dizelerinde bahsettiği gibi, karpuzların ve kekik kokularının bol olduğu yerde helikopterinin düştüğü haberini aldık. Ülkemiz ve Türk İslam dünyası bu haberle derinden sarsıldı. Siyasi krizlerdeki duruşu millet tarafından her zaman takdirle karşılanmıştır. 28 Şubatta "Namlusunu millete döndüren tanka asla selam durmam." diyerek millet iradesinin arkasında olmuştur. Muhsin Başkanı 20 Mart 2009'da Ordu'dan uğurladık. Ordu'daki miting konuşması sanki veda konuşması gibiydi. Kabataş'ta, ilk yıllarından itibaren hayatını özetlerken Güzelyurt beldesinde "Ruh bir saniye 'küf' dedi mi, gitti; hiçbirimizin garantisi yok, şurada oturanın da ayakta duranın da." dedi. Biz o günlerde anlamamıştık veda ettiğini. Tam beş gün sonra, 25 Mart günü beklemediğimiz haberi aldık. Yine, 28 Şubatta "Türkiye İran olmaz, Türkiye Cezayir olmayacak fakat Türkiye'nin Suriye olmasına da biz asla müsaade etmeyeceğiz." diyerek postmodern darbenin zihniyetini ifşa etmiştir. Hayatı boyunca dik duran, düz yürüyen, doğru söyleyen biri olmuştur Muhsin Başkan. Mamak Cezaevinde, işkence olaylarını incelemek üzere Avrupa'dan gelen yetkililere "Türk devleti işkence yapmaz, bu bizim iç sorunumuz." diye cevap vermiştir. Birlikte İngiltere ziyareti gerçekleştirmiştik, Lordlar Kamarasında bir konuşma yapmıştı. Basın mensuplarının Türkiye'deki Hükumete dönük sorusuna "Ben bir başka ülkenin parlamento çatısı altında ülkemin iç meselelerini tartışmam ve asla da tartıştırmam." demişti, devlet adamlığı ve asil duruşunu ortaya koymuştu. Sayın milletvekilleri, onun vefatından sonra söylenilenlere baktığımızda, rahmetli Sadık Ahmet'in kızının taziye defterine yazdıkları çok anlamlı "Babama çok selam götür Baba." diyor. Yıldız Teknik Üniversitesinden Savaş Çalışır "Türk siyasi hayatının en milli şahsiyeti Merhum Yazıcıoğlu'dur. O, İslam'ın değerlerini milletimizin şahsiyetiyle yoğuran, elif gibi dimdik, dosdoğru bir millet adamıydı." diyor. Kosova Priştine Üniversitesinden Arife Haskuka ise "Sırp katliamına karşı defalarca çözüm üretme yollarına giden Yazıcıoğlu bugün Kosova'daki Türkler için tartışılmaz ve inkar edilmez şekilde yiğit adam olarak biliniyor; ruhuna Fatihalar, Yasin-i Şerifler okunuyor. Sadece Türkler için mi? Tabii ki de hayır. Ben Kosovalı bir Arnavut'um, tanışamadığım için üzülüyorum." diyor. Rahmetli Karakoç ise "Helikopter kazası bir hırçın, bir dağda, dağın zirvesinde takdiriilahiyle buluşmasıdır." diyor. Rahmetli Hasan Celal Güzel ise "Muhsin Başkan açıkçası bu devrin adamı değil, ona her bakışımda Ahmet Yesevi'den el almış, kılıcını kuşanmış, atının üzerinde Anadolu'yu aydınlatmak üzere mücadele eden Alperenleri, Karamürsellleri, Sarı Saltukları, Akçakocaları görür gibi olurum. O, 15 asırlık bir medeniyetin bu topraklardaki bin yıllık kültürüyle abat eden bir milletin gerçek temsilcisiydi." diyor. Muhsin Başkan Kabataş ilçemizde yapmış olduğu konuşmayla "Ayrılıkta azap, birlikte hayır var." derdi. "İşte biz de 'Birlik olalım.' dedik. Kimin birliği? Benim partimdekilerin birliği değil, olsa ne yazar? Ülkücülerin birliği değil, olsa yetmez; ben doğulusu, batılısı, Kürtü, Türkmeni, Alevisi, Sünnisi, bu mübarek toprakta ezan sesiyle ve al bayrağın altında bir olalım, beraber mutlu olalım, birlikte mutlu olalım" diyordu. O çok istemesine rağmen hayatı boyunca büyük birliği gerçekleştiremese de ölümüyle büyük birliği gerçekleştirdi. Taraflı tarafsız herkes onun ölümünde gözyaşı döktü, üzüntüsünü dile getirdi. Rahmetle, minnetle anıyorum."

Editör: TE Bilisim