Milliyetçi Hareket Partisi´nin 17 Şubat 2016 tarih, 2016/1226 sayı ile İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu ve arkadaşlarınca TBMM Başkanlığına "Fındık üreticilerinin sorunlarının araştırılması" amacıyla verilen Meclis araştırma önergesi, TBMM´nin 14 Temmuz 2016 günü genel kurulunda görüşüldü.                 Milliyetçi Hareket Partisi Grup önerisinin lehinde ilk konuşmayı MHP İstanbul Milletvekili Ordulu İsmail Faruk Aksu yaptı. Aksu, fındık üreticisinin emeğinin karşılığını alamadığını, geçen sene 20 TL´lere yükselen fındığın birkaç firmanın kontrol ettiği tekelci durum ile hak ettiği değerlere ulaşamadığını, üreticinin de refah artışı beklentisini boşa çıkarttığını,  fındık üretim maliyetlerinin en önemli unsuru gübre, ilaç, yakıt ve işçilik fiyatlarının her geçen yıl arttığını,  alan bazlı desteklemede baz alınan fındık üretim alanlarının yeni yapılan çalışmalarla daha da daraltıldığını, bilimsel esaslar çerçevesinde destek, garanti fiyat ve üretim planlama politikalarının hayata geçirilemediğini belirtti.                 FİSKOBİRLİK´te Genel Müdürlük ve Yönetim Kurulu Üyeliği yapan AK Parti Giresun Milletvekili Cemal Öztürk de önerge üzerinde yaptığı konuşmada,  fındıkta fiyat istikrarsızlığı, verim düşüklüğü, kalite bakımından ağaçlarda meydana gelen hastalıklar, depolama sorunları, doğal afetler, katma değeri yüksek ürünlere dönüştürememe, FİSKOBİRLİK´in sorunları, bölgenin göç sorunları olduğunu belirtti.                 CHP Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu ise, Türkiye´nin, bahçeden başlayarak ihracata kadar geçen bütün alanlarını düzenleyen, kurallar içeren, kalıcı, değişmez doğruları olan, yönetim, üretim, tüketim, ticaret odaklı bir fındık politikasının olmadığını belirtti.                 TBMM Başkanlığına "Fındık üreticilerinin sorunlarının araştırılması" amacıyla verilen Meclis araştırma önergesi ile ilgili TBMM´de yapılan konuşmalar şöyle:                 MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu: ?Fındık Türkiye´nin en değerli ihraç ürünlerindendir, başka alternatifi olmadığı gibi, rakibi de yoktur. Dünya pazarının yüzde 80´ine bizim fındığımız hitap etmektedir. Üretimden ihraç aşamasına kadar sektör yaklaşık 8 milyon kişiyi ilgilendirmektedir ancak Türkiye, maalesef, elindeki bu hazinenin farkında değildir. Âdeta bu kıymet başına dert olmakta, fındık üreticisi ise bu çaresizlik karşısında mağdur edilmektedir. Her yıl rekolte değişikliği ile arz fazlası arasında çiftçi ezilmektedir. Bizim fındığımızı kullanan Avrupalı fındığın kaymağını yerken ülkemiz hâlen natürel fındık ihracatıyla yetinmektedir. Fındık üreticisi ise ne emeğinin karşılığını alabilmekte ne de geleceğe dair iyimser bir beklenti içerisinde olabilmektedir. Her sezon yeni bir dert, her geçen gün yeni bir mağduriyetle karşı karşıya kalınmaktadır. Yüz binlerce fındık üreticisi için bir nefes ve arka olan üretici kuruluşu FİSKOBİRLİK on dört yıldır susturulmuş, üreticiye faydası sıfırlanmış ve kâğıt üzerinde kurum olmaya mahkûm edilmiştir.  Bu durumun tartışmasız sorumlusu AKP hükûmetleridir. Oyu fındık üreticisinden alıp üreticiyi unutan, fındığı Avrupalı sermayedarlara ve buradaki iş birlikçilerine rehin eden anlayış artık son bulmalıdır. Son yılların sahipsizliği esasen 2003 yılında başlamış ve alıştıra alıştıra bugünlere gelinmiştir. 2003 yılı sezon başında FİSKOBİRLİK´e fındık teslim etmiş her üretici parasını peşin almış ve kimsenin alacağı kalmamıştır. FİSKOBİRLİK, kasasında bugünkü rakamlarla 230 milyon TL nakit parası, stoklarında hemen satılabilir 80 bin ton kabuklu fındığı olan, sağlıklı saklama şartlarına uygun depolarını tamamlayıp hiz- mete alan, Ordu Yağ gibi iştirak ve tesislerini tam kapasite çalıştıran, Çotanak gibi yeni markalar üreten, yüzlerce kişiyi istihdam eden, fındıkta arz fazlası sorunu çözülmüş, FİSKOBİRLİK´in yağlık uygulamalarından kaynaklanan görev zararları kaldırılmış özel bankalara olan borçları silinmiştir. Yani üreticinin emeğinin karşılığını almasını engelleyen yükler fındık üzerinden kaldırılmış bir durumda iken AKP, hükûmeti devralmıştır. Tarımsal ürün ihracatımızda yaklaşık yüzde 15-20´lik payı olan fındığın en önemli özelliklerinden birisi ülkemize getirdiği döviz girdisinin tamamını millî kaynaklardan sağlamasıdır. Çiftçi Kayıt Sistemi´ne göre Türkiye´de 43 ilde fındık yetiştiriciliği yapılmaktadır. TÜİK verilerine göre 2015 yılında 701 bin hektarlık alanda fındık yetiştirilmekte ve dikim alanlarının yaklaşık yüzde 70´i Doğu Karadeniz´de yer almaktadır. Türkiye´de dekar başına üretim diğer ülkelere nazaran daha düşüktür. Dünya Gıda Örgütü verilerine göre 2013 yılında dekar başına fındık verimi Türkiye´de 130 kilogram iken ABD´de 364, Gürcistan´da 249 kilogramdır. Ülkemizde 2002 yılında dekar başına kabuklu fındık üretimi 113 kilo iken 2015 yılında 78 kiloya düşmüştür. Verimlilik düşüşü devam etmektedir ve bu önemli bir sorundur. Üretim ve fiyat politikasındaki yanlışlık ise fındığın temel sorunlarıdır. Fiyatları bir ya da birkaç firmanın kontrol ettiği tekelci durum bugün fındık fiyatlarını maliyetinin çok altına, 8 liraya kadar geriletmiştir. Fındığın hak ettiği değerlere ulaşamaması üreticinin refah artışı beklentisini de boşa çıkartmaktadır. Üreticinin millî gelirden aldığı pay göreceli olarak azalmaktadır. İllerin Genel Sosyoekonomik Gelişmişlik Endeksine göre yaygın fındık üretilen Ordu, Giresun ve Samsun gelişmişlik düzeyi sıralamasında gerilere düşmüştür. 2000, 2011 karşılaştırmasına göre 45´inci sırada olan Giresun 52´nci sıraya, 57´nci sırada olan Ordu 61´inci sıraya ve 27´nci sırada olan Samsun 33´üncü sıraya gerilemiştir. Bu göstergeler ekonomisi fındığa dayalı olan illerimizin geride kaldığını, geçim kaynağı fındık olan üreticilerin fakirleştiğini göstermektedir. Fındık üreticisinin bir diğer önemli sorunu ise girdi maliyetlerinin yüksekliğinden dolayı üretim maliyetini karşılayamama endişesidir. Fındık üretim maliyetlerinin en önemli unsuru gübre, ilaç, yakıt ve işçiliktir. Kullanılan gübre, ilaç, mazot ve bakım maliyetlerinin artması üretimi olumsuz etkilemektedir. Fındık üreticileri destekleniyor gibi görünse de bu destekleme politikaları küçük üreticinin tüccara ya da  tefeciye bağımlılığını ortadan kaldırmamaktadır. Bu yıl alan bazlı desteklemede baz alınan fındık üretim alanları yeni yapılan çalışmalarla daha da daraltılmıştır. Ordu ve Giresun başta olmak üzere diğer il ve birçok ilçede taban arazi gerekçesiyle yıllardır üreticiye ödenen destek miktarı kaldırılmış ya da azaltılmıştır. Bugün fındık üreticisinin karşı karşıya bulunduğu önemli sorunlar bize göre şunlardır: Bilimsel esaslar çerçevesinde destek, garanti fiyat ve üretim planlama politikalarının hayata geçirilememesi, fındık ağaçlarında oluşan hastalıklar ve buna bağlı kalitesiz ürünün yarattığı olumsuzluklar. Yapısal sorunların yanında don ve diğer doğal afetlere bağlı verim düşüklüğü, üretilen fındığın tamamını ihraç edebilecek, tanıtım ve pazar araştırma politikalarının yetersizliği, fındığın katma değeri yüksek bir ihraç ürünü hâline getirilememesi, yöre insanının büyük kentlere göç etmesi, FİSKOBİRLİK´in yapısal sorunları, depolama kapasitesi ve şartları nedeniyle bilinçsiz yapılan kurutma ve kalite sorunu, üreticilere modern üretim teknikleri, budama, ilaçlama ve gübreleme konularında yeterli teknik destek verilmemesi, bu kapsamda üreticilere hizmet veren tarım danışmanları sayısının azaltılmasıdır. Yeni bir hasat dönemi yaklaşırken fındık fiyatlarının nasıl belirleneceği, fiyatlarda artış ve devlet desteklerinde azalma olup olmayacağı konusu üreticileri düşündürmektedir. Anlaşıldığı kadarıyla her yıl olduğu gibi fiyatlar yine rekolte arz fazlası kıskacında belirlenecektir. Bu yaklaşım doğru değildir. Fındık rekolte arz fazlası ikilemine sıkıştırılamayacak kadar değerli, fındık üreticisi de konjonktüre mahkûm edilmeyecek kadar önemlidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak her dönem üreticilerin en büyük problemi olan fındık alım fiyatına ilişkin görüşümüz fındıkta fiyat garanti sistemidir. Fındık ve diğer bazı stratejik ürünlerde uygulanacak garanti fiyat uygulamasıyla fiyatı alivreciler değil, üretici birlikleri, ziraat odaları ve diğer ilgili kuruluşlar birlikte belirleyeceklerdir. Belirlenen bu asgari fiyat üzerinden devlet alım garantisi verecek, piyasada fiyat daha yüksek ise üreticimiz ürününü bu şekilde değerlendirebilecektir. Çiftçimiz her şartta ürününü belirlenen fiyat veya üzerinde satabileceğini bilecek ve satamama endişesi taşımayacaktır. Sonuç olarak, uygulanacak politikaların fındık üreticisinin mağduriyetini giderecek, millî gelirden hak ettiği payı almasını temin edecek şekilde tanzim edilmesi şarttır.?                 Grup önerisinin aleyhinde ilk konuşmacı AK Parti Giresun Milletvekili Cemal Öztürk: Türkiye, ihracatta geçtiğimiz sezon fındıktan 2 milyar 798 milyon dolar net gelir elde etmiştir. Bu senede, inşallah, şu anda kırk beşinci haftadayız, bu ihracat yaklaşık 2,5 milyara doğru gitmektedir, yedi hafta sonra neticeyi alacağız. Tabii, fındığın çok sorunu var; bunları belli başlı başlıklar altında şöyle sıralaya- biliriz: En önemli sorun, fiyat istikrarsızlığı. İkinci sırada, verimlilik yani verim düşüklüğü. Kalite bakımından ağaçlarda meydana gelen hastalıkları, depolama sorunları, doğal afetleri, katma değeri yüksek ürünlere dönüştürememe, FİSKOBİRLİK´in sorunları, bölgenin göç sorunları, sorunlar çok, sorun yok demiyoruz ancak bu sorunlar yeni değildir; uzun yılların birikimiyle meydana gelen ve her biriyle ilgili Hükûmetimizin, AK PARTİ hükûmetlerinin verdiği büyük mücadelelerle bu sorunların çözümü birer birer yapılmaktadır. Nitekim, AK PARTİ iktidara geldiğinde 2002 yılında fiyat konusunda; fındık 1,5 TL idi  fındık fiyatlarının en düşük seviyede olduğu iddia edilen bir dönemde bile fındık fiyatları 3,5 doların üstündedir ve Hükûmetimizin verdiği alan bazlı desteği de buna ilave edersek; ki geçen ay ödemeleri başlanmıştır, bu sene, 2016 yılında fındık üreticilerimize alan bazlı destek olarak Hükûmetimiz yaklaşık 850 milyon TL gibi bir destek vermiştir. Verimlilik konusu, tabii ki Türkiye´nin önemli bir sorunu. Bizim de rakiplerimiz var başta İtalya olmak üzere ama en önemlisi komşumuz Gürcistan ve Azerbaycan son yıllarda fındık dikim alanlarını bir hayli genişletmişlerdir. Türkiye´de aslında geleneksel olarak Doğu Karadeniz Bölgesi´nde; başta Giresun, Ordu, Trabzon illerinde fındık yetiştirildiği hâlde, son elli yılda Sakarya, Düzce, Bolu gibi, hatta Samsun Çarşamba, Terme ovaları bile fındık alanlarına dönüştürülmüştür. Ancak, son on iki yılda, istatistiklere baktığımızda, dünya fındık dikim alanları yüzde 26 genişlemiş, Türkiye´de de yüzde 25 genişlemiştir. Bunun sebebi de elbette ki başta doğal şartlardır ama aşırı göç Doğu Karadeniz´deki fındık bahçelerindeki verimliliği maalesef düşürmüştür. Neticede Tarım Bakanlığımız Trabzon´da yapmış olduğu bir çalıştayda fındıkla ilgili en önemli 3 tane karar aldı. İlk defa, Türkiye´de, fındık rekoltesinin Tarım Bakanlığınca temmuz ayının ilk yarısında, yani ilk on beş gününde açıklanması kararlaştırıldı ki nitekim Sayın Bakanımız fındık rekoltesini açıkladı. Elbette fındık müstahsilimizin Hükûmet olarak arkasındayız. Nitekim, son yedi yıldır uygulanan özellikle alan bazlı destek bunun bir göstergesi. Sadece fiyat bazlı değil, gübre desteği, onun dışında depolama desteği ki nitekim, bu Trabzon´da alınan kararlardan biri de oydu. Lisanslı depoculuğun özellikle Toprak Mahsulleri tarafından geçmişte yaptırılan depoların fındık müstahsilinin emrine verilmesi ve müstahsilimizin alivreci, emanetçi usulden kurtulmasıyla ilgiliydi bu ikinci alınan karar. Yine, bizim fındık bölgesi milletvekilleri olarak aldığımız ve Tarım Bakanımıza, Bakanlığımıza ilettiğimiz konulardan bir tanesi de fındıkla ilgili, önümüzdeki dönemde özellikle fındık bahçelerinin ıslah edilmesi, alternatif ürünlerin teşvik edilmesiyle ilgili beş ana başlıkta Tarım Bakanlığımıza verdiğimiz raporlar vardı. Böyle önemli bir ürünün, Türkiye´ye bu kadar katma değer, bu kadar ihracat geliri sağlayan bir ürünün konu edilip konu başlıklarıyla değerlendirilmesi ve ayrı bir başlık altında incelenmesi lazım. Bu, Meclisimizin takdiridir ama ben şahsi olarak, fındığa emek vermiş hem de fındık müstahsili olan, yıllarca da FİSKOBİRLİK Genel Müdürlüğü yapmış bir kişi olarak fındık meselesiyle ilgili özellikle dört ana faktörü dikkate almamız lazım diye düşünüyorum. Bunlardan birisi elbette ki müstahsildir ama fındığın tek başına müstahsil yönünün ya da fiyat yönünün ele alınması yerine tüketici yönünün de ele alınması, ihracatçı ayağının dikkate alınması ve en önemlisi de tacir ayağının yani Türkiye´deki fındık ticaretiyle ilgilenen insanların da dikkate alınması gerekir diye düşünüyorum. Âdeta bir masa düşünün, bu masanın tek başına üretici yönlü değil, biraz önce söylediğim gibi tacir, sanayici ve tüketici yönlü olarak da ele alınması lazım. Bugüne kadar maalesef hep fiyat yönlü tartışılmıştır.                 CHP Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu: ?Ülkemizde 49 tarım ürünü içinde yılda 2,5 milyar dolarla en fazla döviz girdisi sağlayan tek tarım ürünü fındıktır ama fındık ne yazık ki son yıllarda baştan yere düştü, yerlerde sürünmeye başladı. Üretici mağdur, fındık alımı yapanlar mağdur, fındıktan geçimini sağlayanlar, 8 milyon civarında nüfus mağdur. En önemlisi de esnafımız mağdur çünkü Giresun´un, Ordu´nun ekonomilerinin çarkı yalnız fındıkla dönüyor. Fındık para ederse herkesin, hepimizin yüzü gülüyor. Fındığı bu hâle getiren, yerlerde süründüren, AKP´nin, dış alıcıları ve onların yerli iş birlikçilerini koruyan politikalarıdır. AKP, "yeni fındık stratejisi" adını verdiği bu politikalarıyla yeni Zapsular yarattı. Bu süreçte Türk fındığının yüzde 60´ını ihraç yoluyla bizden satın alan ithalatçı Ferrero firması, ülkemizde sektörleşerek alıcıyken birden satıcı durumuna geldi, ki burası çok önemli. Bu firma, fındığı illerde kurduğu şirketler, manavlar üzerinden alıyor, kendi tesislerinde işleyerek yurt dışına ihraç ediyor. Yani bir dalda iki kuş vuruyor. Böylece, Türkiye, hem elinde yüzde 87´sini bulundurduğu dış pazardaki üstünlüğünü kaybediyor hem de iç pazarda fiyatların bu firma tarafından oluşmasına seyirci kalarak ihracat geliri kaybına bölgemizi, ülkemizi maalesef uğratıyor. Bunun önüne geçilmelidir.  Bu yıl farklı olarak sadece önceki gün tahminî bir rekolte açıkladılar, 468 bin ton civarında. Üreticimize, sanayicimize, ihracatçımıza, fındıkla ilgili olanlara hayırlı olsun. Ancak, şimdiye kadar 3-4 çeşit rekolte olurdu, farklı kurumlar birbirini tutmayan rakamlarla farklı rekolte açıklamaları yapıyor ve spekülas- yonlarla haksız kazanç elde ediliyordu bu uygulama bu defa iyi oldu, teşekkür ediyorum. Ama fındığın asıl ana derdi rekolte değil. Sayın Bakan sadece tahminî rekolte açıklayarak ve "Fındık bu sene az, inşallah çok daha para edecek." diye tahminde bulunarak sorumluluğunu ve görevini yerine getirmiş sayılamaz. Devlet, rekoltesini açıkladığı ürünün, hele de bu fındık gibi stratejik ve millî bir ürünse, bunun, üretici ve ülkenin lehine fiyatının oluşmasına katkı sağlaması lazım. Bir ay sonra yeni fındık sezonu başlıyor. Üretici bahçeye girmeden önce toplayacağı fındığın kaç kilo olacağını değil, 1 kilo fındığın kaç lira olacağını merak ediyor. Hükûmete, Sayın Başbakana, Sayın Bakan Faruk Çelik´e soruyorum: Rekolte gibi fiyat açıklayarak piyasanın oluşmasına katkıda bulunacak mısınız? Bir kurum aracılığıyla müdahale alımı yapacak mısınız? Ki bu çok önemlidir bölgemiz için. Geçen sezon olduğu gibi seyirci kalıp yabancı sektörlerin iş birlikçileriyle birlikte üreticinin emeğini, alın terini, göz nurunu peşkeş çekmelerine, fındığı ucuza kapatmalarına yoksa göz mü yumacaksınız? Fındık üreticisini içinde bulunduğu bu kâbustan kurtarmak için şunlar mutlaka yapılmalı: Türkiye´nin, bahçeden başlayarak ihracata kadar geçen bütün alanlarını düzenleyen, kurallar içeren, kalıcı, değişmez doğruları olan, yönetim, üretim, tüketim, ticaret odaklı bir fındık politikasını mutlaka oluşturması lazım. 2012´de fındık fiyatının serbest piyasa şartlarında, arz ve talep kanununa göre, tarafların mutabakat ve memnuniyetiyle belirlenmesi, üreticinin refah seviyesinin yükseltilmesi amacıyla başlatılan, ancak kimseye yararı olmadığı anlaşılan yeni fındık stratejisinden derhâl vazgeçilmeli. Destekleme politikaları ürün odaklı olmalıdır. Bu ürünün fiyatı serbest piyasa koşullarında değil, devlet tarafından taban fiyat olarak belirlenmeli ve açıklanmalıdır. 250 bin ortağı, mal varlıkları, personeli, fındık işleme ve mamul üretim tesisleri, satış bayi ağı bulunan, dünyanın en büyük üretici kooperatifiyken atıl duruma düşürülen FİSKOBİRLİK kurtarılmalı ve yeni bir yasal düzenleme ve profesyonel bir yönetim anlayışıyla yeniden yapılandırılmalıdır. Almanya´da Hamburg´da, olmayan, yapay bir borsa fındığın ve üreticimizin kaderini belirliyor. Fındıkta onların dediği oluyor, hâlbuki bizim dediğimizin olması lazım. Bunun için Giresun Ticaret Borsasının yürüttüğü Fındık Lisanslı Depo ve Spot Borsası desteklenmeli, ancak sadece depo işlevi değil, fiyat belirleyen yasal ürün borsası işlevi görerek emanet fındık alımı yapılmalıdır. Fındıkta yabancı sermayenin tekelleşmesine izin verilmemeli, bunun yerine yerli yatırımcıyı özendiren; iş, istihdam, katma değer yaratan fındık ekonomi politikaları oluşturulmalıdır.?                 AK Parti Ordu Milletvekili Ergün Taşçı: ?Fındığın ülkemiz açısından ne derece önemli bir ürün olduğunun farkında olan Hükûmetimiz, her zaman bu konuda üzerine düşeni, sorumluluğu yerine getirmiş ve bu bilinçle çalışmalarına devam etmiştir. Hükûmetimiz, bu konuda ilk adımı 2006 yılında, FİSKOBİRLİK´in üretici ihtiyaçlarını karşılayamadığı anda ülkenin en önemli kurumlarından olan TMO´yu fındık alımıyla görevlendirmiştir. Fındık stratejisi Hükûmetimiz döneminde yani AK PARTİ hükûmetleri döneminde hayata geçirilerek, fındık üretimiyle ilgilenen üreticilerimizin desteklenmesi, aynı zamanda aracı, manav, esnaf ve sanayiciler ile bu alanda istihdam edilmiş vatandaşlarımız da dikkate alınarak fındık fiyatlarının tüm ürünler gibi serbest piyasa koşullarında oluşması sağlanmıştır. Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı uygulanmış olup bu kapsamda üreticilerimizin üretim maliyetlerinin düşürülmesi adına ihtiyaç duydukları makine ekipman alımlarında yüzde 50 hibe desteği sağlanmıştır. Üreticilerimizin ihtiyaç duydukları kredi faiz oranları yüzde 59´lardan yüzde 0-5 aralığına düşürülmüştür. Üreticilerimize mazot ve gübre desteği yine Hükûmetimiz döneminde verilmiş, üreticilerimizin en önemli girdisi olan gübrede KDV kaldırılmıştır. Hükûmetimiz döneminde, devlet destekli tarım sigortaları başlatılmış, üreticilerimizin, doğal afetlerden kaynaklı olabilecek zararları güvence altına alınmıştır. Fındık Araştırma Enstitüsü tarafından, verimi yanında, don zararına dayanımı yüksek olan 3 yeni çeşit geliştirilmiş ve bu çeşitler tescillenmiştir. Hükûmetimiz, fındık konusunda her dönem üreticinin yanında, üzerine düşeni yapma noktasında sorumluluğunun bilincinde hareket etmektedir.?

Editör: TE Bilisim