CHP Ordu Milletvekili Seyit Torun, üretiminde dünya lideri olduğumuz fındığın, fındık üreticisinin sahipsiz olmadığını belirterek, fındığın üretim aşamasından başlamak üzere, yapısal sorunlarının araştırılması, üretim alanlarının verimliliğinin artırılması, sektörün sorunları ve kalıcı çözüm önerileri ile ilgili Araştırma Komisyonu kurulması için TBMM´ye önerge verdi. Türkiye´de özellikle 1980´li yıllara kadar kendi kendine yeten dünyanın 5 ülkesinden biri olarak anılıyorken bu yıllardan sonra ekonomi politikasındaki değişimle başlayan süreçte, tarımda transfor- masyon politikalarının da etkisiyle, tarımsal üretim ve verimliliğin düştüğünü belirten Torun; ?Türkiye´nin en önemli ve stratejik gıda ürünlerinin başında fındık gelmektedir. Dünya fındık üretiminin yaklaşık yüzde 75´ini Türkiye tek başına gerçekleştirmektedir. Fındık üretimi 33 ilde yapılmasına karşın daha çok 13 ilde öne çıkmaktadır. Türkiye´ de 700 bin hektar alanda fındık üretimi yapılmakta, iklim şartlarına 450 bin ile 800 bin ton arasında bir üretim gerçekleştirilmektedir. Fındık üretimi dolaylı ve dolaysız olarak 8 milyon insanı yakından ilgilendirmektedir. Bu durum fındığın sosyo-ekonomik önemini artırmaktadır? dedi. Fındıkla ilgili dünya ülkelerindeki üretimle ilgili de bilgi veren Torun; ?İtalya, İspanya, Azerbaycan, Gürcistan ABD ve diğer ülkelerin toplam fındık üretimi Türkiye´nin yaklaşık yüzde 30´u kadar yani 250-300 bin ton arasındadır. Türkiye´de hektar başına 60-80 kg olan üretim, İspanya dışında rakip ülkelerde yaklaşık 250-300 kg arasında değişmektedir. İspanya´ da hektar başına üretim 1000 kg´nın üstündedir. Ancak Türkiye´de arzda yaşanan dalgalanmalara bağlı olarak fiyatta meydana gelen istikrarsızlık nedeniyle oluşan güvensizlik sonucunda önemli fındık alıcı firmalar, özellikle güney yarımkürede yer alan Arjantin ve Şili gibi ülkelerde fındık üretimi yapılması için özendirici ve teşvik edici faaliyetlerde bulunulmaktadır? dedi. Torun´un önergesi şöyle: ?Dünyanın en büyük fındık üreticisi konumundaki Türkiye´de verimlilik oldukça düşük seviyededir ve kârlılığı olumsuz etkileyen ana etkenlerin başında gelmektedir. Geçmişte ürün fazlalığı bazı sektör temsilcileri tarafından şikayet konusu olmuştur. Ancak son 10 yılda yaşanan zirai don afetlerinden sonra ürün azalmıştır. Türkiye´nin diğer üretici ülkelere göre birim alandan daha düşük verim elde etmesi ise uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü azaltmaktadır. Bununla birlikte Azerbaycan ve Gürcistan´daki üretim artışının önü- müzdeki yıllarda ülkemizin fındık ihracatını olumsuz etkileyebileceği öngörülmektedir. Son yıllarda dış piyasalarda fındık fiyatlarının yüksek, üretim maliyetlerinin ise düşük olması nedeniyle fındık üretimi yaygınlaşmaktadır. Çikolata sanayinde faaliyet gösteren firmalar da ham madde giderlerini azaltmak amacıyla Azerbaycan ve Gürcistan´da fındık yetiştiriciliğini teşvik ederek Türkiye´nin pazardaki etkinliğini azaltmayı hedeflemektedirler. DÜNYADA FINDIK ÜRETİMİ ARTARKEN, TÜRKİYE´DE VERİM DÜŞÜYOR Dünyada fındık tüketimi ise hızla artmaktadır. Dünyanın en büyük üreticisi konumundaki Türkiye´deki fındık üretim alanlarının bu ihtiyacı karşılaması üretimdeki verimliliği artırması elzemdir. Ürün az olduğu yıllarda fiyatlar yükselmekte, çok olduğu yıllarda ise düşmektedir. Fiyatları arz ve talep belirlediği için fındık fiyatlarına hali hazırda çok müdahale edilememektedir. Üretim ve ticaretinde lider olduğumuz fındık tüm zamanlarda olduğu tarımsal ürünler ihracatımızda açık ara öndedir. Tarımsal ürünler ihracatımızda Türkiye´de üretilen fındığın yaklaşık yüzde 80-85´i ihraç edilmektedir. Bu oranın yüzde 75´i Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edilmektedir. Fındığın tarım ürünleri ihracatındaki payı yüzde 15-20 seviyelerindedir. Üretim ve ticaretinde lider olduğumuz fındıktan elde ettiğimiz yıllık ihracat geliri yaklaşık 3,5 milyar dolardır. FINDIKTA YAŞANAN SORUNLAR Uygulanan tarımsal desteklerde üretimde iyileşmeyi sağlayacak teşvik özelliği yoktur. Üretim süreci ve ürün desteklenmemektedir. Yüksek verimli ürünlerin üretimine yönlendirme yapılamamak- tadır. İyi tarım ve organik tarım metotlarına geçilememiştir. Ürün çeşitliliğine gidilmesi gibi durumlara destek sağlanmamaktadır. Toplam kalitede bir homojenlik sağlanamamaktadır. Destekleme süreci adil değildir. Tarım arazisi üzerinde ikamet edip de tarımsal faaliyetle geçinmeye çalışana (gerçek üreticiye) de dekar başına aynı miktarda destek sağlanmakta, iş adamı olmuş ama aynı zamanda da tarım arazisi mülkiyetine sahip, üretici tanımıyla alakası olmayana da aynı miktarda destek ödenmektedir. Devletin karşılıksız destek ve teşvik sağlaması noktasında sıkı tespitler yapılamamaktadır. Destek ve teşvikler bir bütün olarak ve sektörün tamamı için düşünülmemiştir. Yeni pazarlara açılmak, ürüne katma değer kazandıracak Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi ve teşviki gibi hususlar da bu desteklemeler kapsamında değerlendirilmemiştir. Fındık ticaretiyle uğraşan işletmeciler için hiçbir standart mevcut değildir. Aslında bu durum ülkemizin geneli için bir sorun niteliğindedir. Marka haline gelip de, nesiller boyunca yaşamış/yaşatılmış işletmecilik kültürü gelişmemiştir. Dünya üretiminde lider olduğumuz fındıkta marka yaratılamamıştır. Fındık bahçeleri yenilenememiştir. Verimlilik her geçen yıl biraz daha düşmektedir. Geçmişteki miras yolu ile bölünmelerden dolayı fındık bahçelerinin küçük olması nedeniyle üretim maliyetleri yükselmiştir. Verimli bir üretim yapılamadığı için üreticinin gelir seviyesi düşmüştür. Fındıkta lisanslı depoculuk ve ürün borsacılığı kurulamamıştır. Fiyat istikrarının olmaması, üreticiyi zor durumda bırakmış, elde edeceği geliri göremeyen üretici, verimliliğin artması için yapılacak çalışmaları da ihmal edilmiştir?
Editör: TE Bilisim