Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit, Dul Ve Yetimleri Derneği Ordu Şube Başkanı Hasan Kaplan ile yaptığımız röportajda dernek işleyişi ve son gündemleri değerlendirdik. Derneğimizin Ordu şubesinden bizlere biraz bahseder misiniz?                 Biz bu derneğimizi 2000 yılında kurduk ben 1998 yılının Eylül ayının 17´sinde oğlumu terör sebebiyle kaybettikten sonra bize bir görev düştü. Kurulduğumuz günden bugüne kadar şehit ve gazi ailelerinin her anında yanında olmaya çalışıyoruz. Onlarla birlikte şehitlerimizin ve gazilerimizin anıları yaşıyoruz. Hakları ve yasal işlemleri konusunda derneğimizin imkânları ölçüsünde onlarla birlikte bu zorlukları aşmaya çalışıyoruz. Düğünlerinde, cenazelerinde onların yanlarında duruyoruz ve bir aile olmanın gerekliliği neyse yerine getirmeye çalışıyoruz. Burası ismi, işleyişi ve maneviyatı bakımından dernekler üstünde bir kurumdur. Son günlerde medyadan takip ettiğimiz ve son derece üzücü olan bir konu var. Şehit ve gazilerin adını kullanarak yardım toplayanlar gündemde Ordu´da da bu konuyla alakalı bir durum söz konusu mu?                 Bu konuyla alakalı benim şahsen yaşadığım bir olayı anlatayım o zaman size. Bir gün kendi evimdeyken kapı çalındı ve elinde makbuzla Güneydoğuda terör mağduru şehit ve gazi aileleri için yardım topladıklarını söylediler. Ben kendimi tanıtınca işin rengi ortaya çıktı. Bu tarz olaylar meydana gelince gerekli yaptırımları uyguluyoruz. Sizin vasıtanızla da bir şeyi söylemek istiyorum. Böyle yapılan yardımlarla geçinmeye çalışmıyor aileler. Devletimiz konuyla alakalı çalışmaları yürütüyor sağ olsun gerekli durumlarda da bizim gibi faaliyetini sürdüren dernekler vasıtasıyla tespitler yapılıyor ve devlet kontrolü altında bu fonlar oluşturuluyor. Yardım noktasında da bağış yapacaklar resmi kanallar üzerinden devlet kontrolü altında bu işlemi de gerçekleştiriyor. Bu denli olan olaylara karşı yine sizin vasıtanızla seslenmek istiyorum. Yetkililer bu tarz durumlarda daha da dikkatli olmamalılar şehit ve gazi aileleri çok hassas bir konudur. Suiistimal edilmesi durumunda yaptırımında daha ağır olması gerekiyor. Ülkemiz son bir buçuk yıl içerisinde doğu ve güneydoğu başta olmak üzere fiili bir terör çatışması içinde sizin bu konuyla alakalı söyleyecekleriniz nedir?                 2002 yılından itibaren değişen siyasi yönetimle birlikte terörle mücadele politikası da değişti. Daha çok barış ve silahsız çözüm yöntemi seçildi. Bu bağlamda onlarda bir özgüven buldu hükümetin bu tutumunu fırsata çevirdiler ve terör giderek tırmandı. 2012 ile 2015 yılları arasında fiili bir ateşkes durumu söz konusu oldu bu süreçte hükümet siyasi alanda bu sorunun çözümüne daha da aktif yöneldi. Süreç gereği valiler ve idareciler olarak toleranslı davranıldı. Ama bu süreç hendek kazmaya, bomba döşemeye ve mühimmat stoklamaya kadar gitti. Bu gidişata devlet otoritesi el koydu ve terör örgütüyle fiili mücadeleye başladı. Bu memleket kan vererek, can vererek bu günlerine geldi. Devletimiz sonuna kadar bu terör belasının üzerine gideceğini açıkladı. Bugün de gördüğümüz gibi ne pahasına olursa olsun bu memleketten bir karış toprak alamayacaklarına şahit oluyoruz. Bu operasyonların sürmesini ve sonuca gidilmesini destekliyoruz. Biz burada daha net görüyoruz 20 yaşında ki elleri kınalı şehit eşleri, gözleri yaşlı şehit anaları, babaları tek bir şey söylüyorlar. Vatan sağ olsun! Durum bu şekilde olunca bizde diyoruz ki cansa can kansa kan ama bu illeti defedelim artık. 15 Temmuz darbe girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?                 Bizler o karanlık geceyi medyadan takip ettik. Bu olayların en temelinde ki unsur devletin kilit karar mekanizmalarında yuvalanmış bu vatan hainleri. İster siyasetçinin, hükümetin, ister muhalefetin suçu sayın. Neye sayarsak sayalım bir şekilde bu olumsuz durum oluşmuş. Devletin bu kontrol noktalarına temas eden bu grup dış kaynaklı devleti yıkmaya yönelik fikirlerini ve planlarını işlemeye koymaya başlamışlar. Ama bunun sonucunda oluşan cehennemi hepimiz ülke olarak yaşadık. Ama planlar kuran, fitneler yayan dış düşmanların, ülkelerin hesaba katmadığı bir şey var. Bu millet milli mücadele döneminde kadını erkeği, genci yaşlısı kol kola girmiş kazmayla kürekle bu vatanı savunmuşlardır. Eli silah tutmayan kadınlarımız, analarımız elinden ne iş geliyorsa ülkesinin, toprağının menfaatine kullanmış. Çıplak ayakla cepheye mermi taşımışlar o mermiler ıslanmasın diye kendi çocuklarını açıkta bırakmışlar bu topraklar bize yurt olsun diye. Bu darbe girişiminde de bu kahramanlığın bir örneğini daha gösterdiler. Ünlü bir atasözü var ya tam yerinde olur söylersek eğer; fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır. Devlet, millet el ele bu girişimi engelledik. Bundan sonrası siyasilerimize kalmış. Nereye kadar nüfuz etmişse bu mikrobu temizleyip ülkemizin karanlık günlere sürüklenmesini engellemeleri gerekmektedir. Devleti idare eden büyüklerimizin uyanık olması ve dört koldan bunlarla mücadele etmesi gerekir. Başkanım son olarak da HDP´lilerin gözaltına alınması ile alakalı çeşitli düşüntülü açıklamalar yapılmaya başlandı. Sizin bu konuyla alakalı yorumunuz nedir?                 Doğu ve güneydoğuda ki hendek olayları bunları tamamen şımartmıştır. Hükümetin çözüm sürecini kendilerine at oynatacak meydan olarak gördüler. Mecliste alınan dokunulmazlıkların kaldırılması ile alakalı HDP haricinde ki diğer partilerin vermeleri gereken ifadeleri gittiler verdiler. Gitmedikleri gibi devlete ahkâm kesmeye kalktı HDP milletvekilleri. Devlet onların tehdit edip şov yapabilecekleri bir kurum değildir. Devlet kırmızı çizgilerini kimseye çiğnetmez. Olması gereken bir operasyondu ve layıkıyla yapılmaya devam ediyor. Kim bu devletin imkânlarını terör örgütü lehine kullanıyorsa, kim devletten maaş alıp dönüp birde ihanet ediyorsa hesabını vermelidir. Bu vatan için binlerce şehit verilmiş bu aslanların kanı vatan hainini iyi etmez. Bu operasyonların derinleştirilerek sürdürülmesini istiyoruz. Canımızı kanımızı verdiğimiz bu kutlu yolda geri dönmeyeceğiz. Her şehit babası, anası, kardeşi, eşi ve çocuğu gibi bizde durmadan haykırıyoruz; Vatan sağ olsun?    

Editör: TE Bilisim