Eğitim Sen Ordu Şube Başkanı Sezgin Yılmaz, "bu ülkede eğitim politikalarındaki tüm yanlışlara rağmen eğitim sistemi öğretmenlerin emekleriyle, fedakarlıklarıyla ayakta durabiliyor" dedi. Eğitim Sen Ordu Şube Başkanı Sezgin Yılmaz, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü Kutlu dolayısıyla mesaj yayınladı. Yılmaz, "seçim dönemlerinde hatırlanan ve vaatlerle karşılanan öğretmenler, seçimlerin hemen ardından 'yük' olarak görülen, emekleri değersizleştirilen, eğitim politikalarındaki başarısızlığın nedeni olarak ilan edilen kişiler oluyor "dedi. Yılmaz'ın açıklaması şöyle: "Dünya Öğretmenler Günü'nün geçmişi, uluslararası öğretmen örgütlerinin katkılarıyla 5 Ekim 1966 tarihinde ILO ve UNESCO tarafından Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı'nın alınmasına dayanıyor. "Öğret- menlerin Statüsü Tavsiye Kararı", öğretmenlerin konumlarını güçlendirmeyi, haklarını geliştirmeyi ve korumayı amaçlarken, aynı zamanda uluslararası düzeyde yapılmış bir toplu sözleşme niteliği taşıyor. Bu yıl 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü kutlamalarında, dünya genelinde pandemi nedeniyle eğitim hakkını kullanmakta güçlük çeken 1,5 milyar öğrenciye erişebilmek için toplumsal ve tarihsel bir rol oynayan öğretmenlere dikkat çekilmesi amaçlanıyor. "Öğ-retmenler krizde öncülük ediyor, geleceği yeniden hayal ediyor" teması öne çıkarıla-rak "Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kara-rı"nın altı kalın çizgilerle çiziliyor. Türkiye 'deki öğretmenlerin hakları ise söz konusu kararın oldukça gerisinde bulunuyor. Seçim dönemlerinde hatırlanan ve vaatlerle karşılanan öğretmenler, seçimlerin hemen ardından "yük" olarak görülen, emekleri değersizleştirilen, eğitim politikalarındaki başarısızlığın nedeni olarak ilan edilen kişiler oluyor. Pandemi döneminde, tüm alt yapı sorunlarına ve çöken EBA'ya rağmen, öğrencilerinin üstün yararını gözeten ve öğrencilerine ulaşabilmek için türlü çaba sarf eden öğretmenler, yetkililerin açıklamaları ve ithamlarıyla hayal kırıklığına uğrayıp, emeklerinin ve haklarının hedef alındığını görüyor. Yüz yüze eğitime geçilebilmesi için politika üretilmemesinin, acil uzaktan eğitimin sağlıklı biçimde yapılabilmesi için gerekli hazırlıkların tamamlanmamasının faturası, gece saatlerine kadar öğrencilerine ulaşmaya çalışan, öğrencilerinin hayatlarında bir fark yaratmaya çalışan öğretmenlere kesilmek isteniyor. Adrese teslim ihalelerle yapılan hasta garantili hastanelerin, geçiş garantili köprülerin, yolcu garantili havaalanlarının toplum üzerindeki ekonomik yükünü sorgulamayanlar, şirketlerin vergi borçlarını affedenler, öğretmenlerin ücretlerini dillerine dolayıp, ek ders ücretlerine gözlerini dikiyor. Kısaca bu ülkede eğitim politikalarındaki tüm yanlışlara rağmen eğitim sistemi öğretmenlerin emekleriyle, fedakarlıklarıyla ayakta durabiliyor. Hukuksuz ihraç politikasıyla okullarından, öğrencilerinden, dersliklerinden koparılan her bir arkadaşımızın öğrencileriyle karşılaşma anı sevgi seline dönüyor. İşte bu tablo, öğretmenliğin bir sınıfta sadece ders anlatmaya sığmadığını ve sığmayacağını görmek isteyenlere çok şey anlatıyor. Bu tablo, öğretmenlik mesleğinin tarifsiz mutluğunu resmettiği gibi öğretmeni mekanik bir öğretme işlevine mahkum etmek isteyenlerin büyük yanılgısını bizlere sunuyor. Haklarımız yok sayılsa da emeğimiz değersizleştirilmeye çalışılsa da geleceğimiz belirsizliğe mahkum edilse de inanıyoruz ki hep birlikte ve yan yana durduğumuz müddetçe başarılı olabilir, bu gidişatı değiştirebiliriz. El ele verip, umudumuzu güçlendirelim.