Şüphesiz çöküşteyiz.
Gülemeyen yüzler ülkesi başka neye benzeyebilir?
Kokuşmanın en vahşi hissedildiği yanımız sırtlan gibi üşüşüp parçaladığımız millî ve insanî değerlerimiz olunca, çürüme hızlanıyor, iyice leşe dönüşüyoruz.
Nerde bozkurt Töresi, nerde sırtlan adaleti (!)...
*
Bolu örneği, geçmişi itibariyle de ilgi çekici gelebilir okuyucuya.
İçi boş yerli-milli retoriğinden öyle bunalmış ki her seçimde artan bir oranla CHP'ye sarılıyor zira Bolulu halk.
Önce belediyeyi her seferinde oylarını yükselterek yılların milletvekili Tanju Özcan'a veriyor, sonra asimetrik baskılara rağmen inatla direniyor, başkanın arkasında duruyor halk.
Bu örneği rastgele vermedim.
"İnat" ve "direnmek" kavramları bizim sağcı mahallede zerrece anlaşılmamıştır.
"Tanju Özcan, Türk avukat ve siyasetçi" deyip geçiyoruz.
Biraz dikkat kesilince 2011-2019 yılları arasında CHP listesinden Bolu milletvekili,
2019 ve 2024 yerel seçimlerinde yine CHP'den Bolu belediye başkanı seçildiğini öğreniyoruz...
Onun şu sözleri inat eden ve direnen seçmeninde karşılık buluyor, çünkü aslında konuşan o değil de Bolu halkı:
"Elini kolunu sallayarak sınırları kevgire çevirdiler.
Sosyal ve ekonomik dengemiz bozuldu.
Ben ırkçı değilim, Vatanseverim.
Öyle fetö taktikleri ile montaj videolarla itibarıma suikast yaptırmam.
Biz Avrupa ve Amerika'nın sığınmacı çöplüğü değiliz.
Bana ne hakla kayyum atayacaksın?
Vatansever olduğum için mi?
fetöyle mücadele ettiğim için mi?
İşgalcilerle mücadele ettiğim için mi?"
*
Töresiz betoncuların tarihten ve güncelden haberi olmayabilir ama halk bunları hem duyuyor, hem de soğuyor.
Beden ne zaman soğur erenler?
Savunma sanayiindeki gelişmelerle gurur duyuyoruz ama kale'nin içinden ne haber?
Gençliğe Hitabe ve kaldırılan Andımız unutuldu diye zevklenmesin kimse.
*
fetö 1 tane değil.
Ejderhanın kolları kadar çok ve her bir kol diğerlerinden farklı.
Türkistan tasavvufu zannedilen cemaat/tarikat yapıları da ajan kaynıyor.
Yazık ki buralara en fazla rağbet yine milli cenahtan geliyor.
Oysa Türkistan tasavvufu melâmîmeşreptir.
Gösteriş yoktur, mal biriktirmez, seyrusulûk dışında gündemi olmaz.
Ancak bu kimlik irfan temelli olduğu için; vatan, millet, devlet, bayrak gibi olgular sadece onların (Melâmî anlayıştakilerin) anlam ve inanç zeminlerinde kökleşebilir.
Şehitler ve gaziler hep onlardandır.
Vatan için yaşar, ölür ve bilinmezler.
Çadırın ortasındaki direk, ocakta yanan ateştir alperenler.
Yanar ve yükselirler asıl yurtlarına.
*
Biz bu satırları yazarken Cumhurbaşkanı Erdoğan:
"Son fetöcü hain yargıya hesap verene kadar enselerinde olacağız." diyordu canlı yayınlanan konuşmasında.
Sanki fetö gizli saklı bir yerlerde imiş de, didik didik aranıyormuş da...gibi.
Öyle olmadığını sağır sultan dahi biliyor oysa.
Acı gülümsemeyi bile beceremedim, eğdim başımı.
Haddimizi aşıp şu dünyada 1-2 gün yüzü görmeyi beklemekti hatamız.
On beş yıl önce 3 talakla boşadığımız sigara düştü aklımıza, uzanmadı elimiz, oy dedik, yutkunduk.
*
Töre'nin ve dolayısı ile Türk'ün canına okunuyor.
Sadece seyrediyoruz.
İçimiz kan ağlayarak alnımızda gezdiriyoruz sert parmaklarımızı.
Kalkın! diyecek bir Gazi Paşa herhalde çıkacaktır.
Kendimiz için değil, neslimiz, evlatlarımız için.
Hayat diyoruz ya, ahir ömrümüzde bir işe yarasın yaşamak.
Ve bir halk, millet olabiliyorsa halktır.
Hür, bağımsız, mert...
Hürriyete lâyık!