Kuzey Yıldızı’nın Ocak sayısı Ayın Röportajı bölümünün konuğu, Ordu Ticaret ve Sanayi Odası (OTSO) Başkanı Levent Karlıbel oldu. Bir Mimar olan Başkan  Karlıbel ile Ordu’ya dair güzel bir röportaj gerçekleştirdik.Ordu’nun sorunlarından gelecek projelerine kadar birçok konuyu konuştuk.Sorularımıza net cevaplar veren başkan Karlıbel, özellikle İmar sorunları ile ilgili sert mesajlar verdi.İşte ilgi ile okuyacağınız Levent Karlıbel Röportajı:

Yönetime geleli yaklaşık 2 yıl oldu. Geride bıraktığınız 2 yıla baktığınızda yaptıklarınız yapamadıklarınız açısından nasıl bir değerlendirme yaparsınız?

                Göreve gelmeden önce hedeflerimizin ne olduğunu, neler yapmak istediklerimizi yayınlamış kamuoyuna deklare etmiştik.Göreve geldiğimiz günden bu yana mutfak çalışmalarının tümünü bitirdik. Bizim envanterimiz yoktu. En önemlisi envanterdi. Ordu ne üretiyor bilmiyorduk. Ordu neyi ne kadar üretiyor bilmiyorduk. Ordu neyi tüketiyor bilmiyorduk. Hem mal envanterimiz yoktu. Hem  üretim envanterimiz yoktu. İnsan kaynakları envanterimiz yoktu. Dolayısıyla önce bir envanter çalışması yapktık. Bu mutfak çalışması bize yol gösteriyor. Ölçmezseniz yönetmezsiniz demiştik. Biz bir yılımızı ölçemeye ayırdık. İlişkilerimizi sıcak tutmaya ayırdık. Hem siyasetle ilişkimizi sıcak tutuk, hem yatırımcılarla ilişkimizi sıcak tutuk. Verdiğimiz sözlerinin içinde icraata dönük olan temel ve birinci madde Organize Sanayi Bölgesiydi. İkincisi fuar alanıydı. Üçüncüsü lojistik merkeziydi. Dördüncüsü bizim  en son hedefimiz olan özel bir üniversiteyi Ordu’ya kazandırmaktı. Sözlerimiz bunlardı. Gelir gelmez Organize Sanayi ile işe başladık. 7 yılda yapılamayanı yaklaşık 7 ayda yaptık. Şu anda organize sanayi bölgemiz ihaleye hazır haldedir. Bütün projeleri bitmiştir. Kara yollarının bağlantı projeleri bitmiştir. İhale hazır hale gelmiştir. Bütçesi de hazır halde. İkinci adım fuar alanıydı. Fuar alanı ile ilgili çalışmalar da tamamlandı.  Fuarcılık şirketini kurduk. Bu fuarcılık şirketi içinde arsayı teslim alır almazda halkımıza açacağız. Hemen arkasından lojistik merkez  vardı. Lojistik merkezle ilgili arsa seçimlerini yaptık. 1. ve 2. Organize Sanayi sitesi arasından 200 küçük ölçekli sanayi arsasını Ordu’ya kazandırmak istiyoruz. Onda da yüzde elli yol kat ettik. Büyükşehir Belediyesinin inisiyatifine kadar getirdik. Kurum görüşlerini aldık. Sadece Çevre Bakanlığının görüşü kaldı. Buraların lejant değişikliğinden sonra yeni bir sanayi bölgemiz daha olacak. Son verdiğimiz söz üniversiteydi. Orada takıldığımız çok ciddi bir durum oldu. Türkiye’de özel üniversite sayısı çok fazla olduğu gerekçesiyle Sayın Cumhurbaşkanı bu izinleri vermedi. Ama mevcut bir özel üniversitenin kuzey kampüsü kurması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Diyoruz ki kurulu olan bir üniversite, büyükşehirlerde var olan ve efektif olmayan branşlarından kapattıklarına karşılık, bizim ilimizde Yazılım, Elektromekanik veya Mekatronik konularında bir fakülte açsın, sizde buna izin verin diyoruz. Bu konularda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Ordulular olarak beraber hareket etme, birlik ve beraberlik konusunda hep yetersiz kaldık. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Birlik, bütünlük ve Ordululuk bilinci adına neler yapılabilir.

                Ordu Ortak şirketler konusunda geçmişte çok kötü sınavlar verdi. Yani çok ortaklı olarak kurulan şirketlerin çoğu kapandı veya çok ortaklı oluşumlar bir iki ortağın üzerine kaldı. Dolayısıyla yaşanan örneklerden Orduluların bu işe olan inancı zayıfladı. Yitirilmiş inançları canlandırmak zordur. İkinci bir tahlil daha yapalım. En çok ortaklık girişimleri biz Malatya ve Kayseri gibi Anadolu şehirlerinde görüyoruz. Ama orada kişisel zenginlikler, bizlerin sahip olduğu zenginliklere göre daha yukarıda. Sanki bizde birileri ortaklık kültürü ile giriş yapmaya kalkıştığında belirli refleksler geliştiriyor. Yani varlığının ortaya çıkmasından tedirgin oluyor ve bu ortaklıktan uzak duruyor. Dolayısıyla bizde ortak şirketler bu nedenlerden dolayı çok yoktu. Ama bir iki yıldır gördüğümüz çok iyi örnekler var. Özellikle genç arkadaşlarımız, genç girişimci arkadaşlarımız turizm sektöründe, yeme içme sektöründe, inşaat sektöründe, otomotiv sektöründe çok iyi örnekler veriyorlar. Onları destekliyoruz, onların bir arada kalmaları için çalışıyoruz. Yeni yeni adımlar atmaları için hep arkalarında duruyoruz. Ordu bu kabuğu kırmak üzere. Yine biz bu oluşumlardan örnek vermek için sosyal faaliyetler de düzenliyoruz. Ordu yat ve Deniz kulübü kurduk. İş dünyasının gençlerini oraya üye yapıyoruz. Yaklaşık 60 üyeli bir dernek olacak.  Ordu’da yat ve deniz turizmini geliştirmek için kurulmuş bir dernek ama buradan yeni yeni şirketler çıkacak belki Marina işletmeciliği çıkacak. Belki küçük bir deniz Yolları işletmeciliği çıkacak yine hobileri olan insanları bir araya getirerek onların ticari faaliyetlerde de yeni sayfalar açmalarına zemin hazırlayacağız. Bunlardan birisi de Binicilik Kulübü. Birçok toplantıya bir araya geliyoruz. Onların ufuklarını açmak için. Bir oluşum gerçekleştirdik. OTSO bünyesinde OTSO Akademiyi kurduk. OTSO Akademi’de geleceğin liderlerini yetiştiriyoruz. Bu liderlik sadece siyasi liderlik değil. İş dünyasında da liderlik vasıflarını o çocuklara kazandırmak istiyoruz. Bu projede farklı farklı konuklarımız olacak. Yılbaşından sonra finansal okuryazarlıktan, marka yönetimine, Yeni marka oluşumundan fizibilite çalışmalarına kadar birçok konuda onları eğiteceğiz/donatacağız ve o aşamada da yeni ortaklık kültürlerini onlara aşılayacağız. İş dünyasında başarılı birçok isim gelip orada karşılıklı interaktif bir toplantılar gerçekleştirecek. İkişer, iki saat süreli ve gündemsiz bu da onların ufuklarını açacak çalışmalar olacak.

 

Yeni OSB konusunda bir müjdeniz olmuştu. Bu konudaki son durum nedir?

                Tüm istimlak işlemlerimizi bitirdik. Büyükşehir Belediyemizin de üzerine düşen görevleri var. Biz Organize Sanayi Bölgemizi kurduğumuzda karayollarına düşen görevler var. Organize sanayine girecek kavşakları düzenlenecek. Ama kaynak yetersizliğinden dolayı o projeleri de biz hazırladık. Bedelini de biz ödedik. İki tane iki ayrı bölgeye giriş için kavşak projeleri de bitti. Şimdi onların ihaleleri yapılacak. Onun hemen arkasından organize sanayinin kırmızı kodlarına kadar çıktı. Büyükşehir Belediyesinin ulaşım için yan yolları yapması OSKİ’nin de su bağlantılarını yapması gerekiyor.Bu çalışmalarda Büyükşehir Belediyesi üzerine düşeni yapmaya devam ediyor. Biz de bu arada enerji konusunda oraya doğalgazı bir an önce ulaştırmak, elektrik altyapısını oluşturmak için TEDAŞ’ta görüşmelerimizi sürdürüyoruz.

                Şu an ihaleye çıkmaya hazırız.Sanayi Bakanlığı eğer isterse bu ayın sonunda ihaleye çıkabilir. Ama sanıyorum yeni yılda ihale edecekler. Bu da i 2-3 ay geciktirdi tabii.Biz kendi kaynaklarımızla yaklaşık 200 milyon lirayı temin ediyoruz. Kasamızda 70 milyona yakın paramız var. 130 milyonunu da gelecek yıl sağlayacağız. Arsa satmadan, arsa satarsak bu rakam artacak. 200 milyon liralık kaynağı da Sanayi Bakanlığında ve Cumhurbaşkanlığı yatırım ofisinde sözünü aldık. Bizim ihaleye çıkmamız için hiçbir sorun kalmadı. Artık bundan sonrası  hükümetin işidir. Geciktirmemesi gerekiyor. Çok da ciddi bu işi takip ediyoruz. Yani biraz sert oluruz bundan sonra gecikirse.

Uzunca zamandır İnşaat alanında bir takım imar sorunları yaşadık. Yeni yılda bu sorunların tekrar başlayabileceği yönünde birtakım iddialar var. Neler söylemek istersiniz?

                Bu uyarıları Başından beri yapıyoruz. Ben Mimarım şehir plancısıyım. İlk düğmeyi yanlış iliklediler Ordu Büyükşehir Belediyesi ve o zaman ki Altınordu Belediyesi. İkisinin de çok büyük hataları vardır. Beceriksizlikleri bizi bu hale getirmiştir. Şimdi bunun bedelini Ordu halkı ödedi. Bundan sonra ödemeyelim istiyoruz. Orduyu pahalı bir kent haline getiriyor bu İmarsızlık. Müteahhitlerimizi yoksullaştırıyor. Kaynaklarını güçsüzleştiriyor. Ekonomimizin lokomotif gücünü elimizden alıyor. Biz bugün imar planı eksikliği yüzünden ciddi sorunlar yaşıyoruz. Bizim özel hastane alanımız yok. Bizim otopark alanımız yok. Bizim sağlık alanımız yok.

                Bizim eğitim alanlarımız sınırlı. Yine bizim Sanayi alanlarımız sınırlı. Yani bunların tüm günahı imar Planlarının eksikliğidir. 1/10000 planlarının eksikliğidir. 1/5000 planlarının eksikliğidir, 1/1000 planlarının eksikliğidir. Ama bunları iki Belediyenin bir şekilde çözmesi gerekiyordu. Şu an çok daha iyi gidiyor. Daha Olumlu gidiyor. En azından iki tarafta da karşımızda bizim söylediğimiz teknik terimleri anlayacak kadrolar var. Ben bunun çözüleceğine inanıyorum.

                İmar yönetmeliği yayınlandı. Geçtiğimiz günlerde orada da daha önceden yapılmış bir başvurunun devamıdır. Bu yönetmelik Orada da bir cümle hatası var. Eğer o yönetmeliğe şöyle bir madde eklenseydi.

                Bu yönetmelik yürürlüğe Girdikten 3 ay sonra uygulanır deseydi buna Ordu halkı hazır olurdu. Ama şimdi siz sanıyorum 3 Aralık itibariyle bir yönetmelik yayınladınız. Bıçak gibi kestiniz. Halbuki o ana kadar içeride ruhsat almak için bekleyen projeler var. İmar durumunu almış insanlar var. Sözleşmelerini yapmış insanlar var. Şimdi siz tekrar bir ekonomik kayba neden oldunuz. Bunun da 31 Aralık’a kadar en azından ötelenmesi gerekiyor ki bu sorunlar çözülsün. Mimar projesini çizmiş içeriye vermiş ama belediye bunu, artık yeni çıkan yönetmeliğe göre değerlendiriyor. Şimdi Bu proje tekrar çizilecek.

                Tekrar imar durumu alınacak bu projeye göre karşılıklı anlaşmalar yapılmış işte 10 dairenin 4’ünü müteahhit almış. Beşini birisi almış bölüşülmüş. Bu şimdi insanları yeni baştan bir çözümsüzlüğün içine sokuyorsunuz. 31 Aralık’a kadar Bunun mutlaka bekletilmesi gerekiyor. Sonra da bu yönetmenin uygulanması gerekiyor. Yönetmelik doğru bir zor bir yönetmelik Ama doğru bir yönetmelik Yani %80 bizim sıcak bakacağımız onaylayacağımız bir yönetmelik. Ama süre olarak şimdi en azından bir 20 günlük arkadaşlarımızı proje müelliflerini rahatlatacak bir uygulama yapılmalıdır.

Geçtiğimiz günlerde Deniz Bakanlığı kurulmalıdır şeklinde bir açıklamanız olmuştu.

                Çok büyük bir Ülkeyiz, çok verimli bir Ülkeyiz, kaynakları çok bol bir Ülkeyiz aslında. Her kim ne derse desin negatif söylemler olsa da halkımız bizim aslında bir şeyler yapma gayretindedir. Dünyada iki kaynağı doğru kullanmayan ülkelerden biriyiz. Biz birincisi elimizdeki üretim kaynaklarını doğru kullanamıyoruz.

                Boş tarım arazilerimiz boş hayvancılık arazilerimiz var. Boş denizlerimiz var. Bir de insan kaynağımızı doğru kullanmıyoruz. Yıllarca biz kadını ekonomiden uzak tutuk. Bu nüfusun %50’sini ekonomiden uzak tutmak demektir.Halbuki onlar da üretken yani nüfusumuzun %50’si de bu üretime katılmalı. Ama üretime katılmak için de devletimizin bize üretim bölgeleri, Sanayi bölgeleri, Ticaret bölgeleri hazırlayarak sunması lazım ki biz üretime katılalım. Denizlerimiz de ihmal edildi. Sanki Deniz, çöpümüzü boşaltacağımız, ırmaklara belediyelerin çöp dökeceği, hafriyatını dolduracağı, çakılını alacağı yerler olarak görüldü.Böyle  2. sınıf muamelesi yapıldı ama bir gün döndük gördük ki mavi Vatan diye bir yer var. Buna dayalı bir mavi ekonomi var. İşte bu mavi ekonomi bizim denizlerimizi, göllerimizi, barajlarımızı ve ırmaklarımızı, akarsularımızı içine alan ekonomidir.

                Ülke geneline baktığımızda da bu bizim neredeyse %40-%50 toprağımıza denktir. Şimdi kalan %50’si için onlarca bakanlık var. Tarım Bakanlığı Orman Bakanlığı, Çevre Bakanlığı her şey var. Bu kaynakları kullanmak için onlarca kurum var. Ama Deniz için yok. Şimdi biz de diyoruz ki Deniz bambaşka bir yerdir burada tek bir bakanlık denizde yapılacak her türlü üretim için denizde yapılacak her türlü tesis için yetkili olmalıdır. Ve o konuda uzman insanlar orada barınmalıdır. Bizim on bin kilometre kıyı çizgimiz var. Bu inanılmaz bir rakamdır. Tek bir imanı olan ülkeler var.

Belçika bir tanesi Hollanda bir tanesi iki tane üç tane var. Zar zor ırmakların ucunda kurulmuş adamların denizcilik bakanlığı var. Bizim yok. Yani üç tarafınız denizle çevrili, Marmara Denizi gibi bir deve sahipsin ama Denizcilik Bakanlığın yok. İşte bizim gemilerimizden kaportacımıza kadar kıyı kenar kıyılarda yapılacak yat limanlarından Balıkçı barınaklarına kadar. Bu balıkçı barınaklarına Entegre edilecek Su Ürünleri Tesisleri işleme bölgelerine kadar tek bir kalemde Denizcilik Bakanlığında toplanmalı. Denizcilik Bakanlığının altında bunu Deniz güvenliği, Deniz ulaştırma, Deniz üretim, ölebilirsiniz bunları ama mutlaka o kurum tek yetkili olmalı ve böylece hem biz kıyılarımızı korumalıyız. Kıyı kenar çizgilerimizi düzenlemeliyiz. Hem de o ürünleri maksimum faydalı kullanmalıyız. Başından beri aynı iddiadayım bir an önce denizcilik bakanlık kurulmalıdır.

Sizleri OTSO olarak önümüzdeki dönemlerde ne gibi işler ve projeler içinde göreceğiz?

                Yeni fikirlerimiz var. Birincisi e-ticaret dünyada inanılmaz hız ile büyüyor.

                Şu ana kadar son iki yılda Biz Ordu Üniversitesi ile işbirliği içinde son derece faydalı İşler yaptık. Birincisi Ordunun bir tarihçesini çıkarıyoruz. Yani Ordu ticaret ve sanayi tarihini çıkarıyoruz. Ordu Üniversitesi ile beraber bir yazar arkadaşımızla.

                Ordu’da Turizm faaliyetlerini doğru raya oturtmak için turizm, çalıştayları kurguladık. Turizm çalıştaylarını beş tanesini yaptık. Son raporumuzu hazırladık. Şimdi yerinde tespitlerle bu çalışmayı hayata geçireceğiz. Yine Ordunun turizmine katkısı olsun diye müzecilik faaliyetlerini önem verdik.Çabalarımızla eski Valilik binamız bugün müze olarak Ordu’ya kazandırılıyor. Eski valilik binasının arkasında üç tane taş bina var. İkisi Askerlik şubesine ait, bir tanesi Altınordu Kaymakamlığına ait. Kaymakamlık binasını da alıyoruz. Askerlik şubesi binasının da takas edilmesi için girişimlerimiz devam ediyor. Eğer orada böyle dört ayrı müze binası gerçekleştirirsek Orası bir kültür Vadisi olacak. Bunun bir tanesi Kent Müzesi bir tanesi Arkeoloji Müzesi bir tanesi de Resim Heykel Müzesi, olabilir. O gün geldiğinde duruma göre uzmanlar karar verecek. Proje tamamlandığında şehrin tam merkezinde tüm Ordu tarihini sergileyebileceğimiz müthiş bir alana kavuşacağız. Şehrin içinde ve Bugün dünyadaki Avrupa’nın birçok kentinde olan şehir merkezindeki müzelerin örnekleri yaşanacak bu bize Turizm açısından çok önemli değerler kazandıracak.

                Sağlık Müzesi kurulsun diye uğraşıyoruz. Bir doktor abimizden büyüğümüzden destek alıyoruz. Ordunun sağlık tarihini yazacağız ve Sağlık İl Müdürlüğü ile Ortaklaşa bir Sağlık Müzesi kuracağız. Yine bir Milli Eğitim Müzesine ihtiyacımız var bizim. Kentler hafızalarıyla kayyım. Bu hafızayı yok ettiğiniz zaman geçmişi olmayan şehirleri bir şekilde sunamazsınız. İşte Ordunun belki İlk Okulu, ilk ortaokulu, ilk lisesi, müdürleri, ilk mezunları yani oraya girdiğimizde İlk o aletleri, belki ölçü aletleri, belki dünya küreleri bunları görecekler. İnsanlar içinde geçmişi yaşayacaklar ve Ordunun Kadim tarihini görecekler. İşte sağlıkta eğitimde eğer bunları yaparsak, bir yere taşırsak, başarılı olacağımıza inanıyoruz. Bunun peşinden de bir aktif fındık müzesine ihtiyacınız var. Şu anki fındık tanıtım Müzesi ama biz aynı Ege’deki zeytinyağı müzelerinde olduğu gibi çalışır halde bir fındık kırma fabrikasını ve orada hediyelik eşyalarını satıldığı yeri görmek istiyoruz. Bununla ilgili de çalışmalar yapıyoruz. İnşallah yol alırız.

 

Son olarak Ordu kamuoyuna vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

                Ordunun biraz daha girişimcilik ruhu olsun istiyoruz. Belki şu an bu yüksek faiz politikası ve ekonomik konjonktür buna çok izin vermiyor ama, bu piyasa açılır açılmaz artık Ordulu iş adamların Turizm de ve sanayide yeni yatırımlara girişmeleri gerekiyor. Siz ne kadar turizmde yol almak isterseniz isteyin. Sizin sunacak yatağınız yoksa hiçbir anlamı yoktur. Yani biz kış turizmi bölgesinde, yaz turizmi bölgesinde en az 2000 yatak ilave yapmak durumundayız. 5 yıl içinde ki artık bu pastadan ciddi pay alalım. Bu da bizim yatırımcımıza düşen görevdir. Bizim görevimizde buralara yatırım desteği alabilmektir. Bakanlıklar nezdinde artık puanlar artı teşvikler belki düşük krediler için girişimlerimizi sürdürüyoruz. Ama birinci önceliğimiz bizim yatırımcı iştahımızın artmasıdır. İkincisi Ordunun İnanılmaz potansiyeli var. Bizim gördüğümüz şudur. Ordu Yaklaşık 10 yıl içinde birebir büyüyecek bu büyüme çirkin ve kötü olmamalı. Asla kirlenmemeliydi. Biz yaşanabilir bir şeyiz böyle kaldık dışarıdan buraya.

                Sağlık alanında Turizm alanında ve teknoloji sanayisi alanında mutlaka yatırım gelmesi gerekiyor. Bizim böyle bir Ordu diye bir yer var anlamında projemiz var. Orduyu tanıtacağız gideceğiz iş dünyası ile birebir görüşeceğiz. İstanbul’da Ankara’da farklı sektörlerin en üst grubundaki yaklaşık 15 iş adamıyla bir görüşme çabamız var.

                Onlara Ordu’da ikna edebilirsek ya yaptıkları işlere destek olacak küçük bir parçanın üretilmesi veya bir şubede açılmazsa talebimiz olacak inşallah ikna ederiz. Yabancı sermayenin buraya girmesi lazım. Bizim paralarımız artık çok bir şey ifade etmiyor. Başka bir dünya vardı dışarıda bizim işte birinci organizemize ikinci organizemizin toplamını kadarında 5 fabrika var bazı kentlerde. Yani boyut farklı bir boyut ama bizim önümüzde de inanılmaz pazarlar var. Birincisi Akdeniz otoyolu buradan geçiyor 10 saat sonra Akdeniz’deyiz karşımızda Ukrayna Rusya var. Hemen Yanı başımızda Gürcistan var. Ondan sonra Azerbaycan var dev bir Türk Cumhuriyetleri topluluğu var. İnanılmaz bir haritadayız aslında hem üretim hem ulaşım olarak. Yani doğru değerlendirilirse mesela.

                Seracılık alanında, kesme çiçek alanında, Ordu değerlendirilebilir. Antalya’dan çiçek gidiyor. Antalya’dan portakal gidiyor Ukrayna’ya Rusya’ya e bizden niye gitmesin. Senden niye domates gitmesin, senden niye dondurulmuş ürün gitmesin?

                Yani bütün bunları Aslında biz hazırız ama mutlaka yatırımcı gelmesin gerekiyor. Yatırımcı gelmesi arsaların hazır olması gerekiyor. Organize etmek de bize düşüyo. Biz elimizden geleni yapacağız.

Editör: Kadir TÜKÜÇ