Eski Ordu Ticaret Borsası Başkanı ve İş adanı Nejdet Gürsoy, Fındıkda yaşanan sorunların ve fiyat istikrarının tek çaresinin Lisanslı Depoculuk olduğunu söyledi. Aylık olarak yayınlanmakta olan Kuzey Yıldızı dergisine özel bir röportaj veren Nejdet Gürsoy, özel hayatına, Fındığa ve güncel konulara dair bir çok soruya cevap verdi.Fındıkta yaşanan problemlerinin ve bir türlü sağlanamayan fiyat istikrarının çözümümün Lisanslı Depoculuktan geçtiğini kaydeden Gürsoy, ülkemize yılda 2 milyar doların üzerinde döviz girdisi sağlayan Fındığın neden hala bir sisteminin, bir politikasının olmadığını anlayamıyorum dedi.Kuzey Yıldızının Şubat sayısında Ayın Röportajı bölümümde yayınlanan röportajın işte tamamını: Kamuoyunun yakından tanıdığı bir isimsiniz. Yine de okuyucularımız için kısaca kendinizden bahsedermisiniz? Nejdet Gürsoy kimdir? - Çok kısaca bahsetmem gerekiyorsa çok iyi bir Ordu´lu diyebilirsiniz. 1955 yılında Ordu´da büyümüş ve tahsil hayatını tamamladıktan sonra fındık sanayisi ile uğraşmaya başlamış birisiyim. Şu anda da 83 senelik bir firmanın ağabeyimle beraber sorumluluğunu alarak ticaretimize devam etmekteyiz. Allah nasip ederse Ordu´da mümkün olduğu kadar daha fazla istihdam yaratarak büyümeyi ve bizden gelecek olan jenerasyona bu bayrağı teslim etmek olacaktır. Kendinize has günlük ritüelleriniz var mı? Nejdet Gürsoy ?un ortalama bir günü nasıl geçer? - Ben küçük yaştan beri ticaretin içerisinde olan birisiyim ve 26 yaşından bu yana da profesyonel olarak işimi yürütmekteyim. Bu süreç içerisinde bir kere her sabah, sabah ezanı ile beraber kalkarım. En geç saat 7 ?de genellikle evimden çıkar işyerime giderim. Bu rutin olarak bir terslik olmadığı sürece hep böyledir ve ortalama 14 saate yakında işime mesai vererek çalışan birisiyim. Hayatımın çoğu evimle işim arasında geçer bu arada en fazla sevdiğim hususlardan bir tanesi de mümkün olduğunca arkadaşlarımla esnaf dostlarla mutlaka sohbet etmeyi ve onlarla beraber zaman geçirmeyi severim. Zira insana işinin dışında hem arkadaş hem de dost gerektiğine inanırım. Ama bunların tabi ki iyi kalpli ve içten insanlar olması da benim için önemlidir. Yine de eski futbolcu olmamız dolayısı ile spor yapmayı severim ve hafta da en az 2 gün 1-1,5 saat yürürüm. Bu seneye kadar hafta da bir kez halı sahada top oynardım. Ama doktor arkadaşlarımın yaşım gereği önerilerini dikkate alarak halı sahada futbol oynamayı bıraktım. Ama dediğim gibi en az 2 günden aşağı yürüyerek spor yapmayı hedeflerim. Yıllarca Ticaret Borsası Başkanlığı yaptınız. Bugün itibari ile fındıkla ilgili genel bir değerlendirme yapar mısınız? - Fındık, bölgemiz ekonomisi için önemli bir geçim kaynağı olması sebebi ile Ordu ekonomisini fındığa endeksli olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısı ile fındık bölgemiz için önemli bir üründür. Bu ürünün az olduğu senelerde ilimizde özellikle ticareti fındığa bağlı olan küçük esnaf ve sanatkar arkadaşlarımızın ticaret hacimlerinin çok düşük olduğunu görüyoruz. Bunun için fındığın fiyatının ve rekoltesinin de bu bölge için önemi çoktur. İşte böyle bir ürünün hala bir politikasının olmaması ve geleceğinde uzun vadeye dayalı stratejilerin oluşturulamaması fındığı istikrardan uzaklaştırmış ve artık tamamen rekoltelere göre fiyatların oluşmasına mahkum bırakılmıştır. Aslında bunun böyle olmaması gerekir. İstikrarlı bir fiyat politikasına kavuşabilmesi için kesinlikle bu vakte kadar olmayan sisteminin veyahutta politikasının bundan böyle oluşması gerekir. Zaten anlayamadığım bir hususta ülkemizde en fazla tarım ürünü olan fındığın 2 milyar doların üzerinde döviz girdisi sağlamasına rağmen hala neden herhangi bir politikasının olmadığıdır. Peki size fındığın nasıl bir sistemi, nasıl bir politikası olmalı? - Bu sistemi üçlü sac ayağı gibi düşünebilirsiniz. 1.ayak lisanslı depoculuk, 2.ayak fındık ürün borsası, 3.ayakta vadeli işlem borsasının (VOB) kotasına fındığın girmesidir. Bunlar uzun vade de kesinlikle fındığa hem sistem getirmiş olacak hem de fındıkta fiyat istikrarını bence yakalatacaktır. Şu anda fındık tamamen rekoltenin miktarına göre serbest piyasada fiyatı oluşmaktadır. Örneğin; 2014 yılı mahsulünün az olmasından dolayı 6 TL ?lik fiyatı serbest piyasada % 300´ün üzerinde bir artışla 21 TL ?ye kadar çıkmıştır. 2015 yılında ise bol bir rekoltenin olması neticesinde 21 TL ?lik fiyat 10 TL´nin altına düşmüştür. Bu değerlendirmeye baktığımız zaman burada bir sistemden bahsedemeyiz. Burada bahsedeceğimiz tek şey istikrarsızlıktır. Yine burada bir tarafın mağduriyetinden, bir tarafında memnuniyetinden söz edebiliriz. Örneğin; %300 ?ün üzerinde bir artışın olması hangi sanayici olursa olsun bunu alıcısına anlatması çok zordur. Aynı şekilde ürünün %100´ün üzerinde fiyatının da düşmesi üretici açısından da bir mağduriyettir. Dolayısı ile bu şekil istikrarsızlığın sonucunda fındık ürünü, üreticisi ve sektörü zarar görmektedir. O halde sizce lisanslı depoculuk hayata geçirilirse fındığın sorunları son bulabilir mi? Burayı biraz daha açar mısınız? - Fındığın sorunlarının çözülebilmesi için daha önce size bahsettiğim gibi bir sistemin olması gerektiğini konuşmamın başında vurgulamıştım. Lisanslı depoculuk fındığın sorunlarının çözülmesinde yapılması gereken ilk ayaktır. Lisanslı depoculuk sistemini fındıkta başlatmadığımız sürece hiç kimse fındığın sorununu çözeceğim diye bence uğraşmasın. Çünkü çözüm yolu bellidir. O da başlangıç olarak lisanslı depoculuğun kurulması ile olur. Bazen basında okuyorum birileri çıkıp ürün borsası kurulması şart diyor. Birileri emanet fındık piyasaya indirilip tüccara teslim edilmesin diyor. Bunların baktığımız zaman çözümünün lisanslı depoculuk olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Zaten lisanslı depoculuğu kurmadan fındık ürün borsasını kurmanız yasal olarak mümkün değildir. Emanet fındığın piyasa gelmesini engellemek istiyorsanız bu insanlara fındıklarının teslim edilebileceği resmi depoları göstertmeniz gerekir. İşte bu resmi deponun adresi de lisanslı depoculuktur. Bir an önce lisanslı depoculuğun fındıkta hayatiyete geçmesi şarttır. Burada da lisanslı depoculukta da en önemli etkenin fındık piyasasını lisanslı depoculuğa teşvik edici kriterlerin hazırlanıp bu kurumu cazip hale getirmek olmalıdır. Son günlerde yaşanan fiyat artışlarından dolayı müdahale alımları gündeme getirildi. Sizin bu konuda ki düşünceleriniz nelerdir? - Böyle bir ürünün süratle birliği veya kooperatifi olması gerekir. Bugün çay üreticisinin Çay-Kuru, Üzüm üreticisinin Tar-İşi, buğday üreticisinin TMO´su, pamuk üreticisinin Çukobirliği varsa üreticinin de kendini koruyacağı himayesine gireceği, güveneceği birliği veya kooperatifi olması gerekir. Bana göre bunun dışında ayrıca fındıkta denge vazifesini görebilecek büyük bir kuruluşa ihtiyaç vardır. Bu kurumun vazifesi fındıkta hem üreticiyi hem de fındık sektöründe ticaret yapan insanları korumak olmalıdır. Daha doğrusu bir regülatör vazifesi gibi fındık serbest piyasada çok düştüğünde özellikle ben buradayım mesajını vererek üreticiyi kollaması gerekir. Ama aynı zamanda da fiyatlar anormal yükseldiğinde de sektördeki sanayiciye ben senin yanındayım diyebilmelidir. Başka bir deyimle beraber fındıktaki denge unsurunu sağlayacak olan bu kurum mutlaka fındıkta istikrarlı bir fiyat politikasının oluşmasında başrol oynamalıdır. Gürsoy markası altında ambalajlı ürünlerde önemli aşamalar kat ettiğinizi görüyoruz. Bu konuda bizlerle neler paylaşırsınız? - İtiraf etmem gerekirse Gürsoy markası altında ambalajlı ürünleri iç piyasa da satmak için geç kaldık. Zira bizler her şeyden önce ihracat ağırlıklı çalışan bir firmayız. Dünyanın en önemli firmalarına hammadde tedarik etmekteyiz. Fakat böyle kaliteli ürünleri Avrupa´ya ihraç ederken maalesef kendi markamızın altında, kendi ambalajımızla iç pazarda markamızı tanıtmak için biraz geç kaldık. Ama buna rağmen şu gerçeği söyleyebilirim ki iç pazarda da beklediğimizden fazla mesafe kat etmekteyiz. Ayrıca bildiğiniz gibi marka olmak kolay bir iş değildir. Uzun soluklu ve sağlam adımlarla yürümeniz gerekiyor. Başka türlü marka olmak gerçekten çok zor. Ayrıca iç pazarda kendi markanı güçlü, köklü firmaların ezici rekabetinden sıyrılmak çok zor, ama şuna inanıyorum ki iler ki yıllarda nasıl bir Ordu ´lu, Gürsoy fındığı veya Gürsoy markasını tanıyorsa Allah´ın izni ile Türkiye´nin çoğu yerinde Gürsoy Markasının tanınacağına inanıyorum. Zira bizler bir ürünü nasıl tüketmek istiyorsak aynı şekilde de üretmek zorundayız. Dolayısı ile bizim için başta sağlıklı ürün üretmek, kaliteyi ve tazeliği yakalamak çok önemlidir. Bu düşüncenin bizleri nihai tüketiciye daha iyi yaklaştıracağına inanıyorum. Ordu´da Büyükşehir Belediyesi kurulduktan sonra yapısal değişiklikler oldu. Kimi zamanda belirli uygulamalar ile tartışmalar yaşanıyor. Siz Ordu?nun bugünkü durumunu nasıl değerlendiriyor, geleceğini nasıl görüyorsunuz? - Ordu ili Büyükşehir Belediyesi olduktan sonra Ordu?nun çehresinin değiştiğini hiç kimse inkar etmemesi gerekir ve Ordu ili günden güne hem daha iyi büyüyor hem de daha güzel şeylere kavuşuyor. Baktığımız zaman Büyükşehir Belediyesinin Ordu ilinde mega projeler yaptığını önemli işlere imza attığını görüyoruz. Ve ileride de daha güzel şeylerin olacağına ben şahsen inanıyorum. Ordu iline gelince, Ordu ili son on yılda gerçekten siyasi olarak Ankara´da güçlü bir şekilde temsil ediliyor. Bu da Ordu için büyük bir avantajdır. Nitekim Ordu´yu yöneten insanların bu avantajı çok iyi değerlendirmeleri gerekir. Zira Ordu´nun ekonomisini gelecekte daha da güçlendirecek yatırımların bir an önce hayatiyete geçmesi ve genişletilmesini, çok iyi değerlendirmeleri gerekir. Başta üniversitemize ağırlık verilerek fakültelerinin çoğalması özellikle bünyesinde bulunan tıp fakültesinin kesinlikle kendi yerleşkesi içerisinde Ordu iline yakışacak bir hastanesine kavuşturulması gerekir. Bu Ordu üniversitesinin geleceği için bence çok önemlidir, göz ardı edilmemesi gerekir. İkincisi Karadeniz-Akdeniz başka tabiri ile dere yolu projesinin süratle bitirildiğinde Ordu´ya ve Ordu ekonomisine katkısının büyük olacağına inanıyorum. Çünkü hava alanı, limanı ve denizi olan ilimize İç Anadolu ´daki illerin bize yakınlaşmasını sağlayacak hatta orada ki sanayici ve iş adamları ile beraber büyük ortak projeler ve yatırımlar iler ki yıllarda mutlaka olacaktır. 3. Or-Gi havaalanımıza kavuşmamız Ordu´yu özellikle turizm açısından daha cazip bir il haline getirecektir. Bununda göz ardı edilmemesi gerekir. Bugün en azından bir hafta sonu tatilini insanların Ordu´da geçirebileceği altyapılar oluşturularak Ordu turizmini daha cazip hale getirmelidir. İnsanların Ordu ilinde birkaç gününü değerlendirecek turizm yatırımları ve etkinlikleri yapılmalıdır. Son olarak da çikolata park projesini ben çok önemsiyorum. Bu proje göreceksiniz hayatiyete geçtiğinde fındık ve fındık mamulleri ile ilgili yapılacak olan çalışmaların büyük firmalardan destek göreceğine inanıyorum. Zira çikolata park projesi bir nevi fındık Ar-Ge park projesi gibi olacaktır. Bu proje de Ordu ismi daha öne çıkarak hem Ordu ilinin daha fazla tanınması hem de fındık ürününe bir hizmet katkısı olacaktır. TEDES uygulaması için ne düşünüyorsunuz. Şu ana kadar ceza yediniz mi? - TEDES uygulaması doğru ve gerekli olan bir uygulamadır. İnsanlar ne kadar şikayetçi olsa dahi ileride bunun doğru olduğunu görecekler. Ama tartışılacak yerleri var mıdır dediğiniz zaman tabi ki bence vardır. Bu kadar sık anlık hız radarı noktaları konulmasa bence daha iyi olurdu. Veyahutta bu kadar anlık hız radarı karşısında hız limitinin biraz daha toleranslı tutulması bence daha iyi karar olurdu. TEDES cezası yediniz mi diye sormuşsunuz. Şu ana kadar kendi kullandığım araca bir ceza gelmedi. Ama iyi biliyorum ki ilk başladığında birkaç kez flaşın patladığını gördüm. Büyük bir ihtimalle önümüzdeki günlerde ceza makbuzu bana da gelir. Son olarak Kuzey Yıldız okuyucularına ve kamuoyuna vermek istediğiniz mesaj nedir? - Vermek istediğim mesajlar şunlardır: Ordu ilini ileride güzel günler beklemektedir. Fındıkta istikrarlı fiyat politikası oluşması gerekir, fındık üreticisinin bir birliği veya kooperatifin olması şarttır, bunun yanında fındığa denge unsuru olacak istikrarlı fiyat politikasını yönetecek güçlü bir kuruma ihtiyaç vardır. Her şeyin gönlünüzce olmasını diler, saygı ve sevgiler sunarım.